hz. yakub'un oğlu yusuftan ayrılması onu perişan etmiştir ve hz. yakub gece gündüz ağlamaktadır, halkında bu durumdan rahatsız olması ile hz. yakub kendisine sehir dısında ufak bir odacık inşa eder ve burada yüzünü duvara dönüp ağlar. bu odaya 'kulbe-i ahzan' denir. gözlerini bu odacıkda kaybetmiştir.
aslında her insanın bir külbe-i ahzan'ı olmalı.
yitirdiklerine, kaybettiklerine, günahlarına, son sürat akıp giden zamana ve allah'a karşı içinde hissettiklerine ağlamalı. ağlamak ağlayabilmek her babayiğidin işi değildir. nerde hz.yakup gibi sevenler nerde hz.yakup gibi sevdiklerinin arkasından ağlayanlar ve nerde ki (bkz: hz.yakup) gibi sevdiklerini bir umut dahi olmasa bekleyenler.