benim adım deli.. size bugün köşebaşı kırosu diye adlandırdığım bir insan tipini anlatacağım..
hani leyla ile mecnunun bir bölümünde bahsi geçen erdal insanı, yavuz insanı vardı ya o hesap..
hepimiz, özellikle büyük şehir diye tabir edilen, kültür karmaşasının mini mini gettolar ve bu gettolara özgü kültürsüzlük ile insan artıklığının bir kişiliğe büründüğü yerlerde bulunduk, doğduk, yaşadık yada önünden geçerken bir kez olsun gözlemledik..
tabii burada ki gözlemleme olayı her birey için bahsettiğim bir şey değildir..
mümkünsüz yani böyle bir şey, bunu da biliyorum çok şükür.. diğer pek çok şeyi bildiğim gibi..
bu arkadaşlar, bir sokak ile caddenin kesişiminden veyahut iki sokak - iki cadde kesişiminden oluşan köşe diye tabir edilen -ki gerçekten köşedir bunlar yanu- yerlerde öbeklenen insan tiplemeleridir..
uzun yıllar boyunca hep varolan ama yukarıdaki bahsettiğim kendi kültürsüzlükleri içinde kendi evrim serüvenlerini de pekala yaşamaktalar..
bu arkadaşlar, dış görünüş olarak beyaz gömlek, siyah pantelon ve siyah sivri burun kundura beyaz çorap kombiniyle yaşam arenasına giriş yaptılar..
zamanla bunların broadway modeli arabaları da dahi oldu.. cengiz kurtoğlu baş adamlarıydı.. kocaman kocaman eğitimsiz birer cahillerdi ama liselimden öteye gidemezlerdi.. bakın araç lastiklerinin sibop kısmına zar takan arkadaşlar bu arkadaşlardı..
zaman ne olursa olsun durmadı, ilerledi.. 2000'lerin başında clubbing akımı geldi ülkemize, zeytinburnuna tiesto fln geldi.. zamanla gelişen liselim'lerin ötesine geçmek istediler.. derken ayakkabılar beyaz, gömlekler beyaz, saçlar bir acayip ve kirli sakallı oluverdiler..
clubber'dan kırober'a geçiş bu döneme denk gelmekteydi..
sonra bu arkadaşlar için özel üretim rock kılıfları dikildi.. bunlar her daim dünyanın artıklarıydılar ve bunun nedenini sorgulayacak kapasitede olmadıklarından, sorgulamalarının sonucu bozulmalar daha sert ama görünmez hale geldi..
düşünün rockçı serpil gördü bu gözler.. af'tan aşk defterini de duyduk, dinledik.. af idi bu yahu.. kültür kolejinin zengin ve ayrıcalıklı bebelerinden.. illegal süttozu gibi bir şahesere imza attılar ama işte kim bilebilirdi.. içlerinde birer köşebaşı kırosu yattığını..
zaman hep ama hep ilerledi.. görüntü ve simülasyon yeteneklerini geliştirmelerine rağmen bu tiplemeler her daim gerilediler.. çünki, mutlak değer doğrusunda ki aralık açıldı..
buradan çok hızlı bir geçiş ve bağlama ile siyasi düşünce alanına, sanata, spora rahatlıkla geçebilirsiniz..
bu tiplemeler artık olmaları gerektiren karakteri oynamayı öğrendiler.. diğer cenah ise bunlara oranla hem saf kaldı, hem de salak.. çünki salaklık ile saflığın en iyi harmanlandığı ülkeyiz biz..
bir almanda bu karışımı göremezsiniz, zart diye çizgisini çeker.. oyunu ve oyuncuyu görür.. çünki bir alman sanatla, müzikle, bilgiyle ve bilimle büyümüştür..
biz, köşebaşı kırolarının her alanda egemen olduğu bir dönemden geçiyoruz..
hayatımızın her alanında bu leş kültürün baskısı ve zorbalığı altındayız..
-miş gibi'lerle sessiz bir savaştayız..
bu savaşın vuku bulduğu ve en açık haliyle görülebildiği mecralarda sözlük vb. sosyal medya diye tabirde sıçılan alanlardır..
neyse konu çok çok daha uzar ve ben artık sıkılmaya başladım şu yazdıklarımdan..
demem o ki, köşebaşı kırosu kardeşlerim..
hiç değişmediniz.. sizi pek çok kişinin görememesi, ayıklayamaması sizin başarınız değil, kendini en az sizin kadar aydın gören esas saftiriklerin bizlere çaktığı kazıktır.. bunu böyle görüp de lütfen kendinize bir itici güç bellemeyiniz..
sizi çok iyi tanıyor ve görüyorum..
bu kadar dolandırarak anlatma çabama gelirsek eğer, orası da bana kalsın mümkünse..
