köşe

entry13 galeri2 video1
    1.
  1. Birbirini kesen iki çizginin,iki düzlemin oluşturduğu açı,zaviye.
    2 ...
  2. 2.
  3. Ayrıca dönülünce zengin olunan yer.
    5 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. bir sezai karakoç şiiri...

    Köşe

    1

    Saçlarını kimler için bölük bölük yapmışsın
    Saçlarını ruhumun evliyalarınca örülen
    Tarif edilmez güllerin yankısı gözlerin
    Gözlerin kac kişinin gözlerinde gezinir
    Sen kaç köşeli yıldızsın

    Fabrika dumanlarında resmin
    Kirli ve temiz haritaları doldurmuşsun
    Hatırasız ve geleceksiz bir iç deniz gibi
    Aşka veda etmiş topraklarda durmuşsun

    Benim geçmiş zaman içinde yan gelip yattığıma bakma
    Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim
    Bir tek köşen bile ayrılmamışken bana
    Var olan ve olacak olan bütün köşelerinin sahibi benim
    Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim
    Sen kaç köşeli yıldızsın

    2.

    Evlerinin içi ayna döşeli
    Ayna hatıra gözler ve sevmek
    Benim aşkım binbir köşeli ah binbir köşeli
    Bir köşe gidince bin köşe yeniden gelecek
    Ayna hatıra gözler ve sevmek

    Evlerinin içi kabartma bahar
    Köşelerde keklik gibi bakıp duran saksılar
    Halıları öpe öpe nakış yapar nakış gibi ayaklar
    Siz söyleyin insan seve seve ölmez ne yapar
    Köşelerde keklik gibi bakıp duran saksılar

    Evlerinin içi yeni güllerden
    Görülmemiş güneşleri görülmemiş gözlerine getiren
    Sağ köşedeki entari sol köşedeki şapka
    Beni katıl suların ortasına bıraka
    Katıl sular güneşi gözlerinden götüren

    Evlerinin içi gurur döşeli
    Benim aşkım binbir köşeli ah binbir köşeli

    3.

    Sen geldin benim deli köşemde durdun
    Bulutlar geldi üstünde durdu
    Merhametin ta kendisiydi gözlerin
    Merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu
    Bulutlar geldi altında durduk

    Konuştun güneşi hatırlıyordum
    Gariptin yepyeni bir sesin vardı
    Bu ses öyle benim öyle yabancı
    Bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardı

    Dişlerin öpülen çocuk yüzleri
    Güneşe açılan küçük aynalar
    Sert içkiler keskin kokular dişlerin
    içinden geçilen küçük aynalar

    Ve güldün rengarenk yağmurlar yağdı
    insanı ağlatan yağmurlar yağdı
    Yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak
    Yaralı bir ceylan kalbi gibi içli bir sesin vardı

    Sen geldin benim deli köşemde durdun
    Bulutlar geldi üstünde durdu
    Merhametin ta kendisiydi gözlerin

    4.

    Taşların ortasında Leylanın gözleri
    Leyla köşe köşe göz göz şiirin ortasında
    Ben Leylayı bulduğumdan yahut kaybettiğimden beri
    Leyla ya o adamın bardağında ya o dağın ortasında

    Ben Leyla gibi güneş doğarken uyanamam
    Şehir gece gündüz benim içimde uyur
    Leylayı götürüp Londranın ortasına bıraksam
    Bir bülbül gibi yaşayışını değiştirmez çocuktur

    Leyla diyorsam kesik yanaklarıyla Leyla
    Üç köşeli dünyasıyla
    Okuyla yayıyla yaylasıyla acımasıyla
    Leyla diyorsam şu bizim gerçek Leyla

    Biz seni işte böyle seviyoruz Leyla
    O gitti bize ağlamak kaldı kala kala

    5.

    Beni yeraltı sularına karşı iyi savun
    Tırnağını taşa sürten yitik keçilere karşı
    Bu çeşmenin üç köşesinden hangisinden su içecek
    Senin bahtsız ve mesut Eyyubun

    Atların en güzel biçimini sessizce kalbime indiriyor
    içımde istanbul çalkanırken bozbulanık çeşme
    Bir dans için can vermeğe hazır bekliyorum
    Sen orda gelirayak kuklalara insan gibi konuşmasını öğretme

    Su akıyor birikiyor kan lekeleri
    Kurtulsam diyorum bir eser buna engel
    Öyle büyüyor öyle çoğalıyorsun
    istanbul kalmıyor

    Hangi köşesinde huzur o köşesinde sen
    Hangi köşesinde yeni çağlara uygun odalar
    Ben bölünmez bir şairsem
    Sen bölünmez bir anne
    Bir çeşme
    5 ...
  7. 5.
  8. köşeler...yolların birleştiği, ayrıldığı yerler...ve hayallerin..ve insanların..
    1 ...
  9. 6.
  10. fazlası ekonomide zarardır
    4 kez dönülse aynı noktaya dönderir insanı.
    0 ...
  11. 7.
  12. sezai karakoç öyle bir dünya çiziyor ki içine girmek bir köşeye ilişmek için tüm ömür çabalamamız gerekebilir. görünütümüz bir çizgiden ibaretken sezai karakoç'un kelimelerle bir tablo yapması çaresizliğimizin/varlığımızın anlamsızlığının alameti farikası oluveriyor.

    sakın yanlış anlamayın bu bir illüzyon değil gerçeğin ta kendisi. sözlerin manasını masanın üzerine bırakıp gidiyor karakoç en sevgiliye dair yazdığı sözleri yanına alıp. biz içimizde kalakalıyoruz. kendi hapishanelerimizde/kendi hücrelemizde yalnız bırakıyor bizi. onun durduğu yer şiirinin durduğu yer özgürlüğün durduğu yerdir.

    'sen geldin benim deli köşemde durdun
    bulutlar geldi üstünde durdu'
    5 ...
  13. 8.
  14. şimdi buraya yazdım ya, bir nevi köşe yazarı oluyorum doğru muyum?
    2 ...
  15. 9.
  16. tam bir sezai karakoç şiiri. sanıyorum ki şu ana kadar okuduğum en güzel şiir. bütün şiirler yan yana dizilse bir adım önde duracak şiir.
    3 ...
  17. 10.
  18. Çok çalıştığımı düşündüğüm günlerden bir gün yine gündem toplantısında uyukluyorum. Bir haftada sekiz tam sayfa herkesi zorlayabilir, anlayışla karşılanıyorum ama yetmiyor. Pislik biri olmamdan mütevekkil. Hazırım, konularımı öneriyorum kabul ediliyor, uyumaya devam.
    “Eğlenceli yazı eksik” diyor editör, bense diyorum okuru dahil edecek işler lazım… Çok çalıştığım için fikir beyan edebilme ve reddedebilme hakkını aldım, önemliyse sizin için tabi. Ojelerimin rengini değiştirme zamanı geldi derken konu benim cimriliğime geliyor. Koskoca toplantı da! Gerçekten 80 TL bir pastaya vermek istemiyorum ya da 230 liraya bir pantolon satın almak. Çok iyi kazanmanın acısını saçma harcamalarla çıkarmayacak kadar hırpalandım.
    O konuşma sonrasında bir köşe yazarı oluyorum. Sokak sokak gezip insan müzesi tadında, alışveriş ve komedi öğelerini içine ekleyerek her hafta sonu bir yazı isteniyor. Afallamamak elde değil. Herkes gözlerimin içine bakarak “yazarım” dememi bekliyor, istenileni yapmasaydım fena kaybedecektim. Ama ilk yazımı onların istediği gibi yazamazsam da gözden düşecektim. Neden böyle bir şeye sürüklenmiştim ki şimdi… Daha köşenin adı belli değilken herkesin bir köşem olduğunu öğrenmesi tuhaftı. Sonrasındaki dedikoduları tahmin edebiliyor musunuz? Tanıdığı var kesin, kimin altından geçmiştir kim bilir, küçücük çocuğa verilen işe bak…
    Yazıyı yazdığımda iki güvendiğim kişiye okuttum “sen bundan fazlasısın” dedi. Affedersiniz , “Ulan istenileni yapıyorum, beni baz alma” diyorum. Önümde tonla çeviri ve bulmam gereken haber konuları varken daha fazla ilgilenemeyeceğimi düşünüyorum. Çalıştığım yerdeki bazı dostlar elimi sıkıyor, hayırlı olsun diyor, bu hoş.
    Yazıyı içerde okumaya başladılar. ilk kahkaha geldi, iki, üç… Çıktılar, hiçbir şey söylemeden gittiler. “Her hafta” dedi kalemi bana doğrulturken, “daha eğlenceli ve daha samimi dil” diye devam etti. Beğenildi demek. Üstelik yarım sayfalık bir yazıyı kısaltmadan koydular. Şımarmaya fırsat kalmadan tedirginlik çöktü üzerime. Stajyerlikten çevirmene, çevirmenlikten kapak habercisine ve şimdi de köşe yazarlığına. Bu korkunç bir şey, kesinlikle güzel değil. Fazla rekabet kızıştırıcı ve daha çok mücadele gerektiren bir durum. Bu kadar hızlı olmamalı… Olunca da durduramıyorsunuz. Daha ne kadar sorumluluğu taşıyabilirim emin değilim. Tedirginliğim artarsa kaybedeceğim. Edersem başarısız sayılmam elimde somut bir şeyler olduğu için ama büyük oranda hız kesmiş olurum. Kafka gibi keşfedilmeyi beklerken ölmek daha cazip geliyordu oysa.

    tanım:gazetelerde genelde iki sütun verilen sahibi olan kısımdır.
    0 ...
  19. 11.
  20. sezai karakoç'un çok güzel bir şiiridir. okudukça şiir sizi kendine benzetir.
    2 ...
  21. 12.
  22. ibrahim paşalı tarafından seslendirilen, Sezai Karakoç şiiri.
    sen geldin benim deli köşemde durdun
    bulutlar geldi üstünde durdu
    merhametin ta kendisiydi gözlerin
    merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu
    bulutlar geldi altında durduk

    https://youtu.be/qcsSqMra94w
    3 ...
  23. 13.
  24. bir sezai karakoç şiiri.

    "ve güldün rengarenk yağmurlar yağdı
    insanı ağlatan yağmurlar yağdı"

    çok bölümlü şiirlerin hep en güzel bölümü üçüncü bölüm oluyor. ya da bana öyle geliyor, hayrettir.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük