çok da yanlış olmayan fikir. bugün heryerde şehirli insan olamamış kişiler görüyoruz. metropol insanının kaba tanımı, insanların alanlarına mümkün olduğunca girmeyen, küçük ama kendine ait bir alanı olan insan, olabilir belki. şehirli insan olmak, istanbul'da 20 sene oturmakla olmuyor. örneğin benim halam, dış görünüşü sıradan bir kadın ama tamamiyle köylü, zonguldak'da yaşıyor ve kendisi bireysel bir yaşam yerine, feodal tarzda komünal bir hayatı tercih etmiş. erkektir, elinin kiri dediğini duyduğum gibi, başkalarının hayatlarını merak ederek yaşayan birisi kendisi. kim kiminle nerede? bu kadına new york 4. cadde'den ev alsanız ne olur ki? geceleyin alt komşusuna gelen erkeği gördüğünde, vay namussuz diyecek. sorun namusda değilde, komünal yaşamı benimseme. feodal kuralları, şehir hayatına sokma. sorun köylü zihniyette. sorun 20 sene elazığ'da oturup, kanyon'da midpoint'e gitmek değil. sorun gittiği mekanda, küpeli erkek mi olurmuş? sorusunu sormakta, bu kızlarda orospu olmuş düşüncesini aklından geçirmekte.
domatesi, biberi, patlıcanı, meyveyi, buğdayı mısırı üreten köylüyü şehre sokmazsan aç kalırsınız sevgili şehirliler. bu gibi düşünceye sahip olan şehirlileri köylere sokmamak gerekir bence.
Suç sayılabilecek kapalı önermedir. Kanaatimce sen köylü kentli ayrımı yapıyorsan o koltukta oturmaman gerekli çünkü o makamın sahibi olarak köylüye de şehirliye de eşit davranmak zorunluluğun var. Ayrıca insanların özgür seyahat hakkı elinden aldığın gerekçesiyle uzun zaman süründürlebilecek bireydir bu sözü söyleyen. Onun yerine "köy kültürü köy sınırında şehir kültürü şehir sınırınlarında yaşanmalıdır" demesi gereken bireydir.
haddinden fazla ağırlık içeren bir çeşit pot örneği ayrıca seçim kazanma değil tam tersi seçimi kaybetme garantisi. bunu kim söylemiş, bu potu kim kırmış bilemem ama burhan altıntop'un*şehsuvar'a* söylemiş olduğu (espri mahiyetli tabii ki) değişik bir versiyonu daha vardır: bir köylüye bir de çocuğa yüz vermeyeceksin
- Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir..
- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir..
tüm bunlardan sonra denebilir ki '' koyluyu sehire sokmayacaksın'' gibi bir soylem en baba secim propagandası olamaz, olmamalıdır.. bazılarımızın sehirde dogmus olması o sehrin kapısına dikilip ''sen gec, sen kal, sen gelme ulan ayı'' deme hakkı vermez..
buram buram ırkçılık kokan vaad. aysun kayacı'yı hatırlatıyor nedense. aysun kayacı kafası yaşamak isteyenler bu başlıkta biraz vakit geçirip faşizmin doruklarına varabilirler. hatta bu vaadi biraz daha ilerleterek köylüyle sizin oyunuz bir tutulmasın diyelim?
atamızın bir sözü aklımıza geliyor hemen, bu duruma karşı yüz kızartıcak nitelikte;