Tertemiz hava, doğal besinler, kapıyı açık bırakıp yatacak kadar güven, köydeki her evi kendi evin gibi bilebilmek, gecenin 3'ünde çay bitince komşuyu arayı çaya çağırmak ve gelirken çay getir demek.(bizza şahit oldum), sağlıklı ve dinç vücut.
Saatlerce süren sessizlikler ve bu sessizliklerde kitap okumak.Sabah güneşin doğuşunu bizzat görebilmek.
Acaba şehirlilerin yaşama amacı nedir tam olarak? Bunu sormak lazım.
Viski içmek, film ve tiyatro izlemek, internette iphone ve ipad ile takılmak gibi aktiviteleri hayatın amacı olarak gören insan başlığıdır. Kendi yaptığı bu aktivite veya meşgalelerin sahibi olmayan insanların amacını sorgularken zımnen onların amaçsız olduklarını iddia etmektedir. Tamamen insafsız ve egoist bir yaklaşım sergilemektedir. Çünkü her insanın hayatta amaçcıkları vardır. Şehirde yaşıyorum, köylerde tanıdıklarım var. Ben de köyde doğdum ama hiç yaşamadım şehirde büyüdüm. Zaman zaman ziyarete gidiyorum köyümüze, komşu köylere ve onların hayatlarına bakıyorum. Zaman zaman da büyükşehirlerde yaşayan arkadaşlarımı ziyaret ediyorum. Her insanın kendi dünyasında bir amacı var. Burada esas mesele hayatın gerçek amacının sorgulanmasıdır. Bu dünyadaki arzuları oluşturan yemek içmek oturup sıçmak yatıp s*kişmek hayatın amacı olamaz, aracı olabilir. Bunları amaç haline getirenlerin çeşitli hastalıklarla isimlendirildiğini de görmüyor muyuz? ya da bunlara kişilik bozukluğu dendiğini?
Hayatın temel amacı, insanın kendini tanıyabilmesidir. Beşeriyetten insaniyete geçiştir. Bu çok derin manalar ihtiva eden bir hakikattir. Viski içmeyi amaç haline getiren küçük beyinlilerin anlaması zordur.
