sefaletten gelen tıynetsiz bir korkudur.
ne zaman gördü ki bu ülkenin insanı rahatı refahı. ya savaşı vardı ya krizi ya da halktan görünen sömürgeciler vardı ve hep de olacak ne yazık ki. çünkü bu korku artık koşullu. şimdi hakkını arayanlar da ileriki yaşlarında ana babalarıyla aynı korkuya aynı fikire kapılacak. hep aynı olacak döngü. 77777 öncesi neyse şimdi de aynı. biraz da işte cografyanin kader olması. türkiye’si de osmanlı’sı da bizans’ı da roma’sı da öncesi de hep alt tabaka sefaleti yaşamadı mı.
Maalesef hani şu laiklik elden gideyah diyen dayı gibi insanlar var köylerde ve küçük yerleşim yerlerinde. Bu insanlarla da konuştuğunuzda söylediği şeylerde doğru şeyler de var. Eleştirirken de buna da yer verelim. Şimdi Ege bölgesinde x bir yerindeki genel olarak kırsal bölgelerde yaşayan ve yüzde yetmiş oranında destek veren bir yer.
Otuz yıldan beri yapılmayan baraj ve su göletleri yapılmış.
Köylerde asfalt ve parke taşları var. Her ne kadar köy nüfusları azalsa da.
Köylerde hasta, hasta bakıcısı, dul ve yetimlere sosyal yardım veriliyor.
Köylere kadar hasta bakımı hizmeti veriliyor.
Ambulans en ücra köye kadar gidiyor.
Köye doktor gelerek kontrol ve ilaç yazımı yapılıyor.
ilaçlar köye kadar ulaştırılıyor.
Taşımalı eğitimle çocuklar şehir merkezine taşınıyor. Kitap, kırtasiye, yemek, ulaşım, barınma parası alınmıyor.
Kırsal desteklemelerle birçok konuda para dağıtılıyor. siz mazot, gübre, taban fiyat derseniz de bir şey ifade etmiyor.
Benim de anlamadığım bunca yıldan beri köylerde nüfus varken yapılmadı da şimdi köylerde nüfus azalmışken bunca yatırımın yapılması.