ezik sıfatını şehirdekiler değil bilhassa kendileri seçmişlerdir. ezik kelimesi itici olabilir tabi ama köyde yaşayanların bir yaşamamışlık tasası, bir eksiklik duygusu vardır.
biz okumamışız bilmeyiz, biz büyük şehir görmedik bilmeyiz, biz anlamayız, biz köylüyüz bahaneleri arkasına sığınarak sorumluluktan kaçmak ve zorluktan korkmaktır bu eziklik kılıfına sığınmanın sebebi.
ibrahim tatlıses'in urfa'da oxford vardı da biz mi okumadık geyiğinin sebebi de bu eziklik görüntüsü altında kendini haklıya çıkarmaktır. iyi güzel bizim şehirde oxford var ama herkes gidemiyor, bunu düşünmez, düşünmek istemez. cahillikten veya cahilliğin verdiği rahatlıktan kaynaklanır bu ezik hareketler ve davranışlar.
aynı şekilde şehirde büyümüş yetişmiş biri içinde köy hayatı öyledir. şehirli hep bir ben anlamamki, ben yememki, aman bi şey olur havalarında hanım evladı, çıt kırıldı trplerine girer. bu da işten kaçma işine gelmemeden kaynaklanan bi durumdur. ikisi de bilmemezlikten, öğrenmekten kaçmaktan başka bir şey değildir.
bir köylü için mouse'yi tutmak bilgisayarı kurcalamak ne kadar ürkütücüyse, bir şehirli için bir ineğin memesi tutmak onu sağmak zordur.
tabi bu eskide kaldı artık. televizyonlar ve internet köylere yerleştikçe, kimse o eski eziklikte değil. olmayacaktırda.
hayatda en nefret ettiğim türden başlıklardan biridir. eğer hayvanını yetiştirip, ekinin biçip, evinde sıcacık tarhana helal parayla kaynatabiliyorsa bu insan ezik değil dünyanın en şerefli insanlarındandır. ama ezik olmamak rayban güneş gözlüğü takıp boynuna nigga kolyelerinden takıp modifiye arabaya binmekse veya hergün kuaföre 40 lira bayılıp ona buna vermekse evet haklısın bu arkadaşlar eziktir.
Keten Pantalon. Elde Pazar Çantası. Sekiz Köşe Kasketi ile Küçük Emrah'ımsı Bakışlarlada
Olsa Kimi Zaman Milletin Efendisi Oldu.Ama Şimdi Ananıda Al Git Oldu.
Burjuvazi sınıfının köle plantasyonları haline getirilmiş kaderine terk edilmiş köylerin ve köylülelerin kapitalizm karşısında çektikleri cefanın yansımasıdır. Ama sen sosyalist köylü görmemişsin be güzelim , elleri orağını sallamaktan nasır tutmuş , kendi sardığı tütünü çayıyla ovasında yolculara ikram eden ve yedi sülalesi kızıllıktan nam salmış devrimci köylüleri diyorum. Tanır mısın onları? *
(bkz: ibrahim Kaypakkaya)
hayatları boyunca adam yerine konmamış, sırtından geçinilmiş insanlar olmalarına rağmen evlerine gittiğinizde son yemeklerini sizinle paylaşan kişiler kendini acındırmaya çalışmaz.
o boynu bükük duruş, karşılarındakine olan saygıdandır.
onlar kibirden yoksun insanlardır.
amerikalı mısın?
amerikan filmlerinde duyduğun güneyli misin -kuzeyli misin? sorusunu birbirine yöneltmeye çok meraklı mısın?
senin deden köylü değil mi?
üçnesil üst üste tam anlamıyla(üniversite)eğitimli olmayan bir toplum kuyruğunu kovalayan bir toplumdur...
biz ikinci veya üçüncü nesliz a dostlar her şey bize bağlı ...
"türkiye" yi atatükten çok biz kuruyoruz..
farkında mısınız?
bunu osuruktan teyyare tespiti yapsa yapsa, soyu şatolardan gelmiş bir züppe yapar.
öteki türlüsü, geçmişine dil uzatan ama bunun farkına varamayan hırdavatın tekidir.
köylüyü, işçiyi, yaşlıyı aşağılayan, kendisini ve kendisi gibi olanları yücelten bir akılsızlık timsali boktan nesile
lanet okunmasın da ne yapılsın?