o mazot, yem, gübre fiyatları vs. ile sizde ürün alıp. ailenizi geçindirmeye çalışsanız bırakın köylüdeki duruşu, bir duruşunuz bile olmaz. bu memlekette en çok çile çekip, en az para kazanan grubun duruşudur o. kurban olunası duruştur.
arkadaş eğri oturup doğru yazacağım , o bahsettiğiniz mahcup anadolu köylüsü yok artık ya da çok az kaldı. mesleğim, anadolu köylerini , küçük ilçelerini görmeme büyük imkan sağladı. onlar için öğretmen ,doktor, mühendis, hemşire, subay hepsi yürüyen banknot . en basitinden bir doğu anadolu kentinin 6000 kişilik ilçesinde aylık kiralar istanbul ile yarışır durumda -ki durum köylerde farklı değil- şehir içi ulaşımı tekelleştiren zengin köylüler de yarım saatlik yol için neredeyse izmir-istanbul arası otobüs ücretini dolmuş ücreti olarak istemekte , tekelleşmeyi esas alan ekonomik yapı ilden veya ilçeden alınan ürünün köylerde istenilen fiyatta satılmasına zemin hazırlarken herhangi bir yolla rekabeti doğuracak ticari açılımlar ise "töreye ve genel adaba aykırı" karşılanmakta örneğin köylünün biri köyde küçük bir bakkal açtıysa karşısına bir başka köylünün bakkal açması ayıplanıyor vs...
en basitinden bir örnekle sonuçlandırayım , anadolunun uçsuz bozkırlarından birinde bir beldede öğretmendim ev arkadaşım doktordu birlikte geçinip giderdik. ev sahibimle defalarca konuşmama rağmen kaçak elektrik konusunda kendisini ikna edemedim saatlerin ayrılmasını istedim masraftan kaçtı ama en acısı bu masum köylünün (!) bunlardan habersiz ev arkadaşımdan elektrik parası istemeseydi ki kendisi bu konuda şu engin açıklamayı yapmıştı. " hocam günahı bana sen takma kafana"
bu tip baslıklar hep sazan avlama basliği olaraktan nitelendiği için genelde uzak dururum.
fakat bir cok sazan avlama amaciyla acilmiş baslikta az sayida olsa da bilmeden birşeylere isaret eder.
eh bu suretle denilebilir ki basliği acan kişi malinin kiymetini bilmeyen dandik tüccar gibidir. üc otuz paraya milyonluk arsayi satar.
şimdi gelelim işin szan avi olmadiğini varsaydiğimiz noktaya.
bildiğiniz üzere dünya gerceklikliğinde kendinden güclü olan kişiye ya dalkavukluk yapacaksin yahut kendini acindiracaksin.
ülkemiz ne yazik ki geri kalmiştir bunun temel nedeni ekonomi ve toplumsal katmanlarda ilerlemeyi pas geçmektir.
iş bu suretle köy olarak nitelenen yerler geri kalmiş gelişme tam olarak dağitilamiştir.
dağitilamadiğindan dolayi köy olarak nitelenen yerler durağanlasmiş ve gerilemiştir.
gerilediğinden dolayi köy kısmı sehirlere hücüm etmiş seni yenecem la istanbul'lu nidalar teslimiyete dönüşmüştür.
cünkü üst yapi ne kadar iyi olursa alt yapida o kadar iyi olur.
isteristemez memleketini birakan insanlar ayakta kalabilmek için çesitli yollara basvurmuslar ve kah ezilerek kah kurnazlikla cok az olarak da istibdat göstererek varolma cabasina girişmişlerdir.
fakat sunu unutmamak gerek varolan sistem insani dilenci etmekte.
bu dilencilik dalkavuklukla ve ağlaklikla icra edilmekte.
kentsoylusu, bürokrati olsun hatta tasrasi bunu uygular.
çözüm mü?
elbette gelmiş geçmiş butun kullanilan receteler bir tezeğe yaramamaktadir.
bendeniz baslikta geçen bu pozisyonu bir strajedi olarak değerlendiriyorum ve olarak yozlasmiş lümpen yiğinlara daha cok yakıstırıyorum.
gözünüzün önüne kapilar kralini getiriniz.
herşeyden önce köylülüğü ortadan kaldirmak lazim.
köylülük ne yazik ki basat kültür oldu.
taktir edersiniz ki köylü ile köylülük arasinda dağlar kadar fark vardir.
bu farki anlamak yahut bilmek istemeyen dingillerdensiniz benim yapabilecek birşeyim yok.
ek olarak; bir zahmet zübük kitabini akla getiriniz yahut okumadiysaniz okuyunuz.
ek olarak-2: 60'larda türk edebiyatinda basat dalga olan rüzgarin etkisinden kurtulunuz.
her emekçide olduğu gibi emeğin yorduğu vücutların fiziksel karşılığıdır bellerinin biraz bükülmesi..haşa ezik değildir bunu demek çok talihsiz ve çirkin olur.