köylü kültürü, kişinin, dünyayı kendi köyünden, dünya mutfağını da annesinin yemeklerinden ibaret sanması ve yeni yerler görmeyi/yeni yemekler yemeyi reddetmesidir.
ellerindeki nasırdan ne kadar çalışkan ve emektar oldukları belli olan insanlardır. eğer onlar olmasıydı bahçe işlerii tarla işleriyle uğraşan olmazdı. çünkü bu işler çok zahmetli, katlanılmaz işlerdir o güneşin altında saatlerce çalışmak. şahsen bizim tarlada iş çıksa ya da bahçede ben gitmiyorum işime gelmiyor.
ikiye ayrılırlar. birincisi köyde yaşıyan, işinde gücünde olan, misafirperver insanlardır.
ikincisi şehirde olup köylü özellikleri gösterenlerdir. misal küçük hesaplar peşinde koşmak, çıkarcılık, ufuk darlığı gibi.
bir arkadaş ile nevizadeye gidiyoruz. o ben içmem diye tutturuyor. tamam diyorum. iki tek atarım kalkarız diye düşünüyorum. iki tek 12 liraydı o zaman. diyor ki abi bi ufak alsana daha hesaplı 15 lira ve 4 kadeh çıkar en azından. tamam lan diyorum, daha sonra onun da içeceğini düşünerek. rakımız ve mezeler geliyor, fonda fasıl var, hava kasvetli.
o katılmıyor, ne içkiye ne muhabbete. ben hem içiyor hem konuşuyorum. moralim de bozuk. şişeyi bitircem diye kasıyorum ve sonunda fransız konsolosluğu bahçesine istifra ediyorum.
bu olay bana köylü kurnazlığını hatırlatır hep.
"Türkiye'nin gerçek sahibi ve efendisi, hakiki üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete hak kazanmış ve lâyık olan köylüdür."
her birine ayrı ayrı aşık olduğum.
köyde yaşayan vatandaşlardır.
candır.
toprak kokarlar.
mis gibidirler.
tek dertleri bahçelerindeki domatesi koparıp kahvaltıda yemek olan mükemmel insanlardır.
hem annemi hem babamı ben köyümü özledim.
toprak köleleridir..
kendisini köle eden toprağına aşıktır..
bu tip insan modelleri yurdumuzda çoktur..
kendisini ezen sevgiliye aşık olan, ezildiği iş yerinde çalışmada ısrar eden, sigara içen insanlar..
saçma durumdur..