köy aslinda guzeldir,hele bir de cok ucra bir koy degilse biraz daha iyidir. gerci ucra olsa ne yazar, sakinliktir buralarda yasamak.
dingin ve eglenceli cocukluk gecirmek demektir.
hayatin her sunduguna sahip olupta simarmayi bilmemektir.
sehirde kolayca ulasilabilen imkanlara ulasamayip agir agir elde etmenin tadina varmaktir.
kar yaginca gunlerce, haftalarca kar keyfi surmektir.
yazlari ormanin ne oldugunu parklardan degil de, dogal ormandan ogrenmektir.
pek cok hayvana yaklasmaktir, onlara karsi icinde sevgi hissetmektir.
gokyuzunu gormektir en cokta.
bahceli bir evde, tarlada, dagda bayirda ozgurce gezip esas hayatin icinde yer almaktir.
ve bir gun ayri kalinca bu hayattan, deger bilmektir, dogayi sevip ondan kopamamak demektir.
mis gibidir, özgürdür, yoz ve kalabalık ortamlardan uzakta ağaçların içinde büyümektir. yufka ekmektir, sobada kızaran mandalina kabuğudur, muhtemelen babanne dede gibi aile büyükleriyle bol bol vakit geçirmektir, dağlarda ovalarda koşturmaktır, bayramlarda ateş yakmak sabahın 5inde uyanıp şeker toplamaktır, leğende yıkanmak, yazın bahçe işine devede kulak kadar yardım edip onun gururunu 1 hafta yaşamaktır, bostandan mis kokulu domatesler yürütmek, bahçeyi ayaklama diye nineden azar işitmektir, orjinal tereyağı ve peynir yemektir.
hepsinden çok ağaçlar, ağaçlar ve hayvanlarla dost olmaktır. sırlarını dallara yapraklara fısıldamaktır. biraz da yalnız olmaktır sanki daha vahşi, daha kendince, daha özgür ve alabildiğince çocuk olmaktır köylü çocuğu olmak.
köylü çocuğu olmak yokluktan gelip, varlığın kıymetini bilmektir. zengin ibneler gibi ota boka isyan edip, gereksiz bunalımlara girme lüksünün olmamısıdır. köylü çocuğu olmak belki hayata maddi olarak yenik başlamaktır ama acılarla pişip olgunlaşıp belki milletin doktoru, avukatı öğretmeni olmayı başarmaya çalışmaktır.köylü herdaim milletin efendisidir. çocuğuda ona layık efendi olabilmektir.
çok güzel bir duygudur, dağda bayırda özgürce koşup oynamaktır, en küçük şeyden mutlu olmayı bilmektir, tandırdan taze çıkmış ekmeği sıcak sıcak yemektir çoğu şeye de hep hasret yaşamaktır. hey gidi çocukluğum hey gidi günler tezek kokusunu bile özledim.
Yumurtanın marketteki bir ürün olmadığını, sütün pakette satılan değil inekten sağılan bir besin olduğunu bilmektir.
Folluktan yumurtayı köy yerinde çocuk toplar. Köy yaşamı zordur çocuk bu zorlukta yetişir. Köyde herkes bir işin ucundan tutmalıdır gereksiz/faydasız bir şey yoktur. Çocuklar küçük yaşta işlerin bir kenarından tutar evdekilere yardım eder. Tavuk culuk artık ne varsa onlara göz kulak olur. daha büyürse koyun davar varsa o hayvanların yayılmasını sürülmesine bakar yardım eder biraz büyürse bağ bahçe işlerinin ucundan tutar.
Zımba gibi olur şehir çocuğuna göre. Zayıf görünse de güreşte falan alır adamı yerden yere çarpar. sütü laktozsuzunu bulamaz belki ama günlük ve katkısızını içer. güneş gibi sapsarı yumurtayı yer bizim şu an yediğimiz gibi salak saçma ne olduğu belli olmayan garip şeyleri yemez. antibiyotikli endüstriyel beyaz eti tavuk adı altında yemez cidden tavuk yer. Belki her zaman yemez tavuğu ama yediğinde cidden tavuk yer.