köy tavuğu ile diger ticari amaçla yetiştirilen tavukların lezzet farklarıdır.
kuluçkadan çıkan binlerce civciv kapalı kutularda yetişip, büyüyeceği , her birinde yaklaşık 50.000 tane tavuğun yetişeceği kümeslere sevk edilir. güneş ve temiz havadan mahrum bu hayvancıklar kendisinden önce yaşamış tavukların işe yaramayan yerleri ve kanları ile yapılmış yem ile beslenmek zorundadır. ayrıca bu yemler içinde bu tavuğu ortalama 1.600 gr a 45 gün içinde getirecek hormonlar ilave edilir. içme sularında da çok dışkı yaptırmayacak ilaçlar vardır. 45 gün sonra topluca kesilirler.
güneş altında gezmiş, kendi bulduğu yemlerle beslenmiş, koşabilmiş köy tavuğu lezzetini çok aramamız bundandır.
hayatında daha önce hiç köy tavuğu yememiş ve asıl tavuğu yukarıda bahsedilen şartlarda yetişen şehir tavuğu zannedenlerin genellikle hangi hayvan eti olduğunu kolay anlayamadıkları tavuktur.
doğal ortamda beslenmiş olması, eşelediği kendi b*kunu afiyetle yemesi, köyün delisinden, kedisinden, uşağından kaçarken kas yapması sonucu dağılan yağ ve şeker etini gayet nefis lezzetlendirir. önüne dökülen ölü balık, kan, tavuk vs den yapılan ucube yemlerle beslenenler gibi salak da olmaz bunlar, akıllıdır da. köyün altını üstünü canına bir helal getirmeden gezip akşam hava kararmadan kümesine dönmesini de bilir. ama şehir tavuklarını dışarı çıkarsan ödü bokuna karışır anında. ne etinin lezzeti vardır ne beyninin yaşamasını sağlaması dışında çalışan başka bir hücresi. aaah ah başkadır köy tavuğunun lezzeti be.