yılda 365 gün var. dünya gelip geçici bazı şartlar olur, nefis çeker iki veya üç arkadaş
gidip kaliteli kahvaltı yapıp 50 tl para vermek çok değildir. insan nelere 50 tl para vermiyor.
türk insanının en zayıf noktasıdır. Herhangi bir ürünün, ne olduğunu bilmese dahi, üzerinde organik yazması fahiş fiyatlara satılmasını sağlar. Normalde hiç köy hayatı görmemiş kişilerin 'aaa aşkımm bak ne kadar otantik' diyişini gördüm. Birgün ben de gittim bu hırsızların yerine. Ankarada bir bahçe gibi bir yer. Neyse girdik, o kadar çeşit var ki, bizim köy köy değil mi diye düşündüm. Köy kahvaltısında domates, salatalık, yumurta, peynir, çay olur. Yani en azından bizde öyle. Maşallah bu mekanlarda jambonlar, salamlar, değişik börekler, portakal suları havada uçuyo. Verdiğim paraya acımıştım. Tek kelimeyle sağlam bir pazarlama taktiği. Ha bir şeye daha değinmeden edemiyeceğim. Bir de bu yol üstünde sebze, meyve satan teyzeler var. Geçerken uğradık. Fiyatlara tepki gösterince 'ayy yavruumm, organik bunlar' dedi. Lan teyze, organik diye domatese 7 lira vermek enayilikten başka nedir.
hayatına ekleyebileceği rafine bir keyif olmadığı için pazar sabahları kendi gibi barzoların işlettiği çakma mekanlara gidip düdüklenen, eli para görmüş köylü edimi...
şeerli olmanın yolu sikik mekanlarda tıkınmaktan değil, kültür, sanat ve entelijans üretmek/tüketmekden geçer. hafta içi seyrettiğiniz pespaye dizilerde söylemiyorlar tabi ondan bilmiyorsunuz.
Hesabı öğrenme ve ödeme kısmına gelinceye kadar her şey yolundadır. Hesabı ödeme ânı geldiğinde ise çok efkârlanırsınız. Gün boyu içinize oturur. Öğlen 5 tl ye ekmek arası köfte, akaşm da 3 tl ye tavuk döner dürüm yerken hep aklınızda sabahki hesap vardır.