Köyün yerleşkesi hariç her yerin ağaçlarla kaplı olması, derenin içinde yüzen balıkları seyretmenin zevki, onlarla birlikte yüzmenin keyfi, dağa çıkmanın çıkarken de "acaba karşıma domuz kurt çıkar mı?" düşüncesinin zevki, özgürce koşup istediğin ağaçtan meyve koparabilmenin zevki, yanına hiç bir şey almadan saatlerce ormanlık alanlarda gezebilecek olmanın keyfi(yemek istersen meyve ağaçları su istersen pınarlar.)... köyün zevkli kısımları bunlar şimdi de gelelim zevksiz kısımlarına
Önüne çıkıp seni parçalara ayırabilecek domuz kurt, insan zulmünden vahşileşmiş köpekler, dikkatsiz davrandığında seni sokabilecek akrepler ve yılanlar, düşüp bir yerini parçalama şansını bulabileceğin yokuşlar bozuk yerler, köylünün cahil ve herhangi bir partinin partizanı olması, herkesin bir birine kıskançlık içinde bakması, hayvanlarla ilişkiye girebilecek kadar düşen insanların olması, tüm köylü erkek cinsinin cidden sapık olması, ne kadar paraları olursa olsun fakir gibi görünebilme yetenekleri, tekrar döneceğim ama senin başarını kıskanmaları ve senden daha iyi ya da kötü bir pozisyondaki birisini senden iyi gibi dile getirmeleri,
demek ki neymiş köy güzel köylü kaka. cidden sözlük köylü senin her şeyini kıskanma potansiyeline sahip. Neyse ki o kadar kötünün arasında bile başarına seninle sevinebilen nadir insanlar mevcut.
edit: Kış o kadar soğuk olmuyor akdeniz köyü sonuçta. Emek olmadan da gezemezsin odunları kıracaksın tarlayı düzelteceksin ağaçların bakımını yapıp suyunu vereceksin. üstteki entryleri okudum da bakkala ekmek almaya gitmekten bahsediliyor. Hayır efendim ne bakkalı değirmene buğday öğütmeye gidersin ya da buğday satın alırsın onu suyla tuzla hamur yapar dışarıda ateş yakarsın yaktığın ateşin üstüne sac koyar üstünde bazlama yaparsın. Ekmeğini böyle temin edersin. Odun ateşinde yemek yaparsın, közlerde patates, soğan, patlıcan, biber, domates türevi sebzeleri közlersin hiç bir şeyi boşa harcamazsın bilirsin ki hepsi değerlidir ve bulması zordur. Nasıl köylerde yaşıyorsunuz bilmiyorum ama bizim köyde bir bakkal var sadece kafasına göre açar kafasına göre kapatır. peçete, yağ, konserve yiyecekler, şeker, tuz gibi malzemeleri %50 zamla satar. Eğlenceli tarafları bu ya ekmek elden su gölden yaşayamazsın paranla yaşayamazsın emek lazım.
Köyde sürekli olarak 1 sene yaşamayanların yorum yapmaması gereken konu. özellikle tam bir kış geçirmekten bahsediyorum ki nerdeyse 8 ay sürenini gördüm. -25 derece falan size kolay bir hayat gibi mi geliyor valla ben hiç öyle düşünmüyorum. Çünkü o işler öyle bahsettiğiniz gibi romantik olamıyor maalesef. Elektrik kesilir, sular donar, borular patlar. hatta ben bildiğin çelik kapının donduğunu ve içeride kaldığımı bilirim. Elektrik ve internet olmadan 1 saat geçiremeyen insanlarsınız. Ben 30 saat boyunca elektrik ve su olmadan nasıl yaşayacağınızı merak ediyorum doğrusu. Kolay değil çünkü. Ha bir de kışın köyde yollar kapanır falan. Köye ekmek de gelmez tabi bu köy ekmeği yiyenler için sorun değil ama ben yemem mesela. Günlerce köye ekmek gelmediği oldu ve ben kendi ekmeğimi yapmak zorunda kaldım. Değişik bir hayat tecrübesiydi. Biraz olgunlaştırıyor insanı tamam ama zor. Hele yere göğe sığdıramayacak bir hayat asla değil.
Bu arada nerdeyse 2 sene köyde yaşadım. Hayatımın en zor ve savunmasız dönemleriydi. Bir daha da istemiyorum allah isteyenlere versin. Versin de görün kaç bucakmış.
Köylerin eskisi gibi olduğunu düşünmediğimden bu şahıs gözümde dalavereci şahıstır. Şahsen bizim köye yıllardır gitmedim gitmeyi de düşünmüyorum. Ha köy hayatı çok güzel doğal ortamları çok seviyorum ama bizim köy olmaz.
Benimdir. Çocukluğumdan beridir köy hayatına aşık olarak büyüdüm. ilk defa 3-4 aylığına köyde kaldığım vakit koy hayatının ne denli zor olduğunu yaşamış oldum. Hele ki kışın köyün ücra bir yerdeyse çok daha zor. Ondan sonra daha çok sever oldum köy hayatını. Tamam eyvallah zor olabilir bir sigara almak yahut ihtiyacını karşılamak. Fakat o ihtiyaç şehirdeki gibi değersiz olmuyor. Aksine ekmek almak için o yolu gittiğinde ekmek daha bir değerli oluyor. Kış için odun kırmak hasat zamanı mahsulü toplamak tırpan yapmak ekmek biçmek falan bunlar yorar. Ama akşamına kuzinde içtiğin çay közde pişirdiğin patates olsun bunların hepsine değer. Çünkü emek harcadıkça ter döktükçe yaptığın iş huzur verir. Çok duygusal bakıyorum. Ama köyün köylünün asıl kazancı dış dünyaya bağımsızlığının verdiği huzurdur... Köylü bunu bilir. Bilmeyen de macera için şehre koşar. Umduğu da böylelikle elinde patlamış olur. Velhasıl-ı kelam koy hayatını yere göğe sığdıramam ben.
Yazmak kolay, okumak kolay, dinlemek kolay, anlatmak kolaydır. Lakin köy de yaşamak gerçekten çok zordur. Hiç bir şey anlatıldığı gibi değildir. Eğer bakkal yakında değilse ekmek almaya gitmek veya sıgaranızı almak bile tam bir işkencedir. Komşular arasında ne yazık ki genelde haset ve çekememezlik olur. Hep komsusundan daha fazlasına sahip olma çabası vardır bir çok köylü de, çok köy gezdim, iç içe ve burada anlatıldığı gibi tek köy görmedim, bizim köyün bizim sokağı hariç. Burda bile var sorunlar. Her yazın 4 5 ayından fazlasını köyde geçiren bir insanım, emin olun ailecek 2. Aydan sonra burdan kaçmak için can atıyoruz, sobada ekmek yapmak, en ufak ihtiyacını almak için arabayla merkeze gitmek ve daha niceleri. Köyde yaşamak emin olun zor. Köylüler milletin efendisidir, evet bu zor hayatı yaşamanın sadece sözlü oduludur bu artık bu ülkede.
Bizim köyde yaşıyor olabilir. Ayrıca köyümüzdeki suya klor koyma ihtimalleri de yoktur. Çeşmeden değil dağın içinden gelir ve köyün ortasından akar, oradan herkes içme suyunu temin eder. işin garibi bu su yazın soğuk kışın ise sıcaktır.