Çoğu yerinde çekmeyen telefon, buram buram tezek kokusu, sabah erken saatlerde ötmeye başlayan horozlar, gün doğmadan uyanan köy halkı. Yaşanması gereken nadide yerlerdir.
inekler, inek bokları, tarlalar, motorla kuyudan çıkan buz gibi su, kelek, domates, üzüm bahçeleri bu şekilde anlatınca parça parça oldu şöyle bakalım.
yeşilliklerin içinde solda akarsu var hemen ilerisinde bahçeler üzüm salkımları kırmızı domatesler aşağısında inekler ot yiyor.
çocukken gitmek için can atılan, dedenin yanına oturup traktör sürülen, kelek toplanılan, sabah kahvaltısında ölümüne tereyağı ve peynir yenilen, sabah anneler gözleme yaparken amcaoğlu ile patlak top ile onda devre yirmide biten maçlar yapılan hayatın en güzel dönemlerinin en güzel yazlarının geçtiği büyük özlem duyulan yer.
bizim köy deyince aklıma gelenler.. fazla sulak olduğundan normalden büyük boyutlu böcekler.. eşek arıları.. kabuklu bobol.. şenlagot..
tabi hep kötü şeyler gelmiyor aklıma.. pilitada mısır keyfi.. arasına tereyağı sürülmüş sıcak ev ekmeği.. pelit.. lahana.. anzer balı eşliğinde köy kahvaltısı..
O kendine has tezek kokusu gelir önce , sonra 50 metrede bir buz gibi akan suları gelir birde istediğin gibi bağırıp çağırabilecegin boş dağları gelir.
bizim köy denince dışarda olan tuvalet, mükemmel şehir manzarası, şerefsiz insanlar, buz gibi akan çeşme suyu, kerpiç evler, eskiden tezek, ahır kokusu atlar inekler artık hiç biri yok. elma, kayısı, vişne, kiraz, ananemin yaptığı dut pekmezi gibi akla gelen şeylerdir.
Köyün delisi bile başkadır. Demin babam anlattı.
Köyde bi deli varmış bizim. para dilenirken "orta parmağına kurban olayım" dermiş.
Bizim hikayelerimiz genelde böyle çok özlü olmuyor. xsbss