iyiliktir. iyilik var olmasaydı kötülük de bilinemezdi. ışık hiç var olmadığında gölge diye bir şeyden bahsedilemeyeceği veya doğuştan tamamen kör birisi için karanlığın bir anlam ifade etmemesi gibi.
anadır kendisi, 7 vampir ırkını dünyaya getirmiştir. edward'lar, stefan'lar, damon'larla ve de dişlek meraklısı ergenlerle uğraşmak zorunda kalıyoruz onun yüzünden, daha ne olsun.
bencilliktir. bencil insan, yalancı insan her türlü kötülüğü yapabilen insandır. Bencil insanlarla sakın konuşmayın. Onlardan hiçkimseye fayda gelmez. Hatta bencil insanları sık sık dövün.
hırs.bulunulan her ortamda iktidar hırsı.buna girdiği arkadaş gurubunda sürekli dikkat çekmek isteyen kız da dahildir, hep dinlenilmek istenilen sadece kendisinin haklı olduğunu düşünen sabit fikirli birisi de, etnik kökeni sebebiyle kendini diğerlerinden üstün gören insan da dahildir, hepsi iktidar hırsından dolayıdır.
Yukarıdaki tüm önermeler göreceli kavramlardı, ancak tıbben saptanmış bir gerçek varsa o da şu ki; bazı insanlar tıpkı parmaksız, ya da elleri yapışık doğmuş gibi, doğuştan vicdansız doğuyorlar ve bunlara sosyopat deniyor. Sosyopatları psikopatlardan daha tehlikeli yapan şey ise bir psikopatı gördüğünüz zaman hemen anlıyorsunuz, ama sosyopatlar neşeli espirili, hatta meceracı olduklarından fark edilmezler ve çok tehlikelidirler. Unutmayın doğuştan vicdanları yoktur. Eğer birisi sistematik olarak yalan söylüyor ve başkalarının duygularını umursamıyorsa, hatta kendi başına gelecek tehlikeye bile aldırmadan kendi dahil herkesi tehlikeye atabiliyor ve umursamıyorsa kaçın. Kaynakça "Başucumdaki Sosyopat" kitabı.
Ölümlü olduğu halde ölmemek için herşeyi yapmaktır. Varoluş kaygısı her türlü olumsuz duyguyu besleyerek yokluğa çare olacağı sanrısı yaratan davranışlara neden olur.
Kıskançlık ve doyumsuzluk. Çok parası olanı kıskanmak, mutlu olani kıskanmak, elindeki ile yetinmemek... bunların hepsi sizi fesat ve kötü bir insan yapar. Bırakın kim ne yapıyorsa yapsin nasıl yaşıyorsa yasasin. Kendi hayatınıza bakin ve ufacık şeylerden çok mutlu olun...
