ikimize ait bir şeyin müziklerinin daha yavaş çalınmış haline benzettiğim sagopa kajmer albümü. orijinalini almayanlara hakkını helal etmemiş bu yüzden orijinal cd sini siperiş edeceğim albüm.
daha önceleri pek beğenmediğim ikimizi anlatan bir şey albümünü şimdi beğenerek dinlememe neden olmuş albümdür. her zaman gelen gideni aratıyor nedense.
aynı isimli albümün 17 numaralı parçası. o kadar çok şey demek geliyor ki içimden ama sagopa denen adam içimden geçenleri her seferinde söylediği için sadece susup, dinlemekle yetinmek zorunda kalıyorum ne yazık ki! evet şikayetçiyim kendisinden! yaşadıklarımın daha önce bi başkası tarafından yaşanabilme ihtimalini gözüme soktuğu için! içimden geçenleri rüzgara karşı savurduğu için! rapper'lık değil de adeta yazarlık yaptığı için! böylesine mükemmel şeyler üretebildiği için! bi rap parçasının insanın hayatını gözlerinin önünden film şeridi gibi geçirmeye yettiğini anlattığı için! eskiden hayatımda olana değer vermem gerektiğini ve bunu gerçekleştirmeyerek yaptığım salaklığı dimağıma yerleştirdiği için!
süper ötesi bi adam bu sagopa kajmer. teşekkürlerimi sunuyorum...
toprakla aramda ki mesafe kadar hayat değil uzun
adiler yoluma tuzak kursun geri teper her efsun
yunusun gözleri kara bulutlarla dolsun
yok elinde sabırdan öte bir kozu yunusun.
dinledikçe güzelleşen, güzelleşen, güzelleşen albüm. bu adam nasıl başarıyor böyle albüm yapmayı çok merak ediyorum. gerçi bu adamın eski albümleri de hep sonradan sevilmiştir, bu yüzden yorum yapmak için acele etmemek gerekir. bakalım dinledikçe daha neler getirecek albüm..
sagopa kajmer in bugüne kadar ki yaptığı en güzel albüm.
tamamını dinledikten sonra;
'abi yapmış beaa',
'ya yok bunda bir iş var',
'yok yok kesin bir iş var',
şeklinde hayret iç çekişlerini de beraberinde getiren süper ötesi albüm.
albümün öne çıkan parçası yok neredeyse. hepsi önde. aslında dinlerken diyorsun 'ya bu parça aslında biraz daha iyi sanki' ama biraz dinledikten sonra vazgeçip 'evet hepsi birbirinden süpermiş gerçektende' demeye geri dönüyorsun.
albumdeki golge haramileri adlı super sarkının ikinci bolumunu yavuz sultan selim in mukemmel dortluguyle bitirmistir.
Sanma şahım /herkesi sen / sadıkane / yar olur
Herkesi sen / dost mu sandın / belki ol / ağyar olur
Sadıkane / belki ol / alemde bir / dildar olur
Yar olur / ağyar olur / dildar olur / serdar olur
alt alta okundugunda aynı anlamı aldıgınız super dortluk.
sagopa kajmer'in kendine has tarzının en güzel örneklerini verdiği yeni albümü. gerçi her albümünü, her şarkısını birbirinden ayırt etmeden dinlerim ama bu albüm de çok sağlam olmuş. yurda dönünce yapacağım ilk işlerden biri orjinal albümü edinmek olacak. yaşlı çocuk yine sagoladı beyinleri. sağolsun varolsun.
sağolsun sago'nun bolca farsça* kelime kullanması nedeniyle yarısını anlayıp beğendiğim, yarısını anlamayıp hasta olduğum albümü. alabildiğine yavaş parçalar olmasına rağmen güzel.
ben hüsrana komşuyum defalarca kez dinlenesi güzelliktedir, sözleri ve müziğiyle sago yine kendine yakışanı yapmıştır. ayrıca ben hüsrana komşuyum ve düşersem yanarım a birbirinin devamı şeklinde videolar çekmiştir ki tadından yenmez olmuştur. *ayrıca kits de gerçekten başarılı olmuş. velhasıl dinlenesi albüm.
(Yazarın notu: takıldım kaldım sevgili okur bu kadar mı güzel ifade edilir.. kötü insanları tanıma senesi..)
sagopa kajmer adlı rap sanatçısının 1998'den bu yana yaptığı en hayırlı albüm. içinde 'beyaban' isimli bir şarkı vardır ki müziğiyle bile kendinden geçmemek elde değil.
(bkz: kaf kef)
çok iyi bir rap dinleyicisi olmamama rağmen şarkılarıyla beni benden alan sagopa kajmer albümü. sagopanın önceki şarkılarını dinleyenlere,bilenlere en başta bu albüm çok arabesk gibi geliyor***. fakat dinlendikçe değeri anlaşılmaya başlanıyor, yıllanmış şarap gibi.
beatiyle, sözleriyle insanı paramparça eder ve dinledikçe bana çıktığı aylarda başımdan geçenleri, tekrar tekrar dinlediğim bahar akşamlarını, anılarımı hatırlatır, gülümsetir.
KIS albümünün sonunda sago'nun kaleminden düşen bir yazı;
inşa ettiğim binanın çimentosu kelâm.
Yolun başından beri bana sorarlar "ey fakir buraya kadar nasıl dayandın?"
derim ki; çimento taşıyarak.
Çevre sakin amma ve velakin zorludur yol boyu ne olacak halin?
derim ki; ALLAH (c.c) zoru bilmemi istemedikçe ne bilirim meşakkat. Bildirmek isterse de etime kemiğime göre verir.
Her yola bir son koymuştur öyle ya da böyle bir son göreceğim.
Ey fakir, silahın var mı?
derim ki; benim silahım dokununca acı vermeyen sözdür.
Ya fakir neler dersin, canavardan korur mu söz, bıçak olmadan çıkar mı göz?
derim ki; göz çıkarmak istedikçe bir parmak da yeter, bıçakla işi olan kalemimin ucudur, benim canavarım gaflettir.
Ey garip fakir yolun açık olsun.
Hadi selametle bu fakir yoluna devam eder, görelim Mevlâ ne eyler ne eylerse güzel eyler vesselam.
Kötü insanlar tanıma senesi. 365 günlük ağıt konuk eğler kağıt. Rüzgarla uçuşur sözüm, nereden varacağı belli mi olur?...
Anlatmak istediklerimin toplamı düşündüklerinin bir eksiği olabilir. icra etmeye gayret gösterdiklerim beklentilerinden bir mil önde olabilir. Hepimiz aynı güzergâhtan gidiyoruz meçhule. Bir gün anlattıklarımı sahipleneceksin.
Geçtiğin diyarları sen de hatırlayacaksın. Sago sadece hatırlar.
Her zamanki pesimist kötü adam bu. Olabildiğince kendimim. Kendi gibi olan herkesin en büyük sırdaşlarındanım.
Ben ağlamaktan utanmayanım, pişmanlık tövbesiyle ruhunu rahatlatanım. Benim yolumun üzerine dolunay, güneşi görmeyeli yıllar oldu.
Ağustos güneşi gerçektir peki ya ocak ayazı? insanlar mevsimler gibidir derler. 4 mevsim bestelere konu olmuş.
Bazısı yaz hiç bitmeyecek sanıyor bazısının güneşi görünce gözleri kamaşıyor yabancılıktan vuslat nerede?
Dayanmak gerek. Kaf Kef kaldığı yerden devam eder, şarkı bittiği yerden başlar, nokta konduğu yerden uzaklaşır.
Şarkılar birer insan gibidir, yıllar geçtikçe hüzünlenir, vakit gelince ağlarlar.
Yargılar birer cellat gibidir ille de giyotinim ille de giyotinim derler. Her göz altın aramasaydı çinko madenin şâhı olurdu.
Ben altın dediklerinde aşağı bakıyorum, onlar altın dendiğinde "hani nerededir" diyerek her bir tarafa bakınıyorlar.
Ben aynı şeyleri anlattıkça beni daha çok sevenleri görüyorum. Gördüklerime inanmam gerek.
Hüsranlarımla komşu olduğumdan beri beş çaylarında dolunayı izliyoruz. Komşu komşunun külüne muhtaç…
Tanıklarımı cansızlardan seçtim, sanıklarımsa canlılardan bir demet. Bir tanığım var biri dilim diğeri kalemim.
Biri üç öteki beş harftir üç-beş anlatırlar.
Maneviyat benim sarayım, hizmet edenim dua, askerlerim kelimeler, hüner süsüm. Şimdi anlayabildin mi tüm bunlar benim iç yüzüm.
Sana "RAB" dediğimde korkma, O senin de RABBIN. Kıldan ince kılıçtan keskin bir geçit bizi bekler, düşersen yanarsın, kendini tart.
O terazide ne kavun tartılır ne karpuz.
Bebek karında. Onun için orası dünya. Ne çok seviyor orayı. Yiyor içiyor,
Ahiret o göbeğin terkidir işte. Dışarıdaki kocaman evren nere o bir katrecik göbek nere
Bu yolda yürümemiz için emir verildi. Herkes tek başınadır denildi. Emir yüce makamdan ulaştı.
Bakıyorum da bazıları buna şaştı. Bizler dünyaya yemeye, içmeye gelmedik. Bunu hatırlaman benim gibi onlarca seneni alabilir.
Bu sahibinin sesidir. Sana senin sahibini hatırlatmak için verdiğim çaba değil nafile bir-iki kişi de olsa aramıza katılır genişler bu kafile.
Rabbim fazl-u keremiyle içimi ısıtıyor elhamdülillah. Kalbi donmuşlara çöz diyor manen.
Ne mutlu ısınana, ne mutlu çözülene, ne mutlu ruhunu yeterince doyuran fakire. Sen ister kabullen ister reddet sonumuz yakın mesafe.
Bal saçan dudaklar da benim acı kelamlarla yakan kor da benim.
Yol yakınken çıkış bul, bir çıkar yol bulamayacağın gün de gelecek. Ölüm ALLAH'ın emri, Ankebut'ta belli.
Biri RABBiNE "ben de yaratırım demiş", RAB "yarat bakalım" demiş. O biri eline toprağa daldırmış, RAB şöyle demiş:
"dur bakalım, kendi toprağınla yap!..."
Benim bahsettiğim bu derinlik hiçbir denizde yok, henüz kavuşmak yakındır, bir kulaç daha at ve karaya var.
Bu beyâbanın kumu olmayı çok iş sanma. Senden yığınla var demektir. olabiliyorsan onun yağmuru ol!...
Ne vesvasın yakınında kal ne de meleğin uzağında. Kalbin hüzünlü olsun.
Eğlenenleri ve eğlence düşkünlerini kendi meyhanelerinde bırak. Bir bardak içindeki renkli suya teslim olanların sahibi hannastır.
Yaşlı çocuk sago tebessümü dost bildi, yaşamadıkça karalamadı.
El herkeste var ama onun sahibinden el olmuşlar. Üçüncü şahidim elimdir. Kalp hakimdir.
Sen beni iyice dinle. Dinle ki bir çıkar yol bulasın
Adım Yûnus Sagopa onun kahramanı.
Hadi selametle bu fakir yoluna devam eder, görelim Mêvla ne eyler, ne eylerse güzel eyler vesselam.
--spoiler--
inanmasan da geçer sayılı zaman, nöbet vaktin dolacak aslan. Sabrın tadı ki acı da olsa tatlıdır meyvan.
Bakacağım tek yön önüm. Doğru rotayı izler gözüm. Rüzgara emanet sözüm. Hasretlerle yandı gönlüm. Yalnızlığım kalbime zulüm.
Korkutmakta her an ölüm. Ben bir pembe diziyim her günüm bir bölüm.
--spoiler--