jehan barbur un sarı albümünden bekçiye yakalanma korkusuyla deniz kenarında kaçamak öpüşmeler yaşayan eskinin çocuklarına adanmış güzel şarkı. sözleri:
şaşırmıştık eski evlerden gelen tüm seslere
huzur umut sevgi vaadeden kırık tahta sandalyeye
darılmıştık dilimizden yerlere düşemeyen onca söze
bir mahalle arkası bu seninle
gel
yine bizimle beraber
bir duvarın üstü körebeler
simitçiler beni bitirdiler
sen gel
yine benimle beraber
iki deniz kıyısı öpüşmeler
bu bekçiler bizi tükettiler
şaşırmıştık hep beraber küçük bir evin bahçesine
dokunmamış gözlerimiz taştan topraktan yüzlere
darılmıştık hep beraber tutulan tüm sessizliklere
alışmışız bağır çağır sohbetlere
gel
yine bizimle beraber
bir duvarın üstü körebeler
simitçiler beni bitirdiler
sen gel
yine benimle beraber
iki deniz kıyısı öpüşmeler
bu bekçiler bizi tükettiler
bizi bitirdiler yok ettiler
Ebenin gözleri bağlı bir şekilde diğer oyuncuları yakalaması beklenen, yakalananın ebe olduğu, küçükken hepimizin zevkle oynadığı ve benim de geçen sene yurtta arkadaşlarla tekrardan eğlenerek oynadığım oyun.
gökhan türkmen'in biraz ayrılık albümündeki eğlenceli şarkılarından biri. "kafam iyi sana ne" kısmına özellikle bayılıyorum; pardon tanışıyor muyuz der gibi * ...
Yaşamadım mı sandın?
Yapamaz mıyım sandın?
Kara kutu bende
iniş izni kulede!
Uçuk kaçık başka bir tene
Ucu açık günlere... Kafam rahat şimdi..
Sana göre "kime ne"..
Bana göre pek de haylaz!
Kafam iyi sana ne! Artık olmaz...
Sözümün de eriyim!... Bak ben de böyleyim...
Deli dolu biriyim... işte bu "aşk-ı canbaz!"
Açık saçık başka bir tene..
Yaptığım inan her şeye...içim rahat şimdi...
Sana göre "hadi be"...
Bana göre pek de koymaz!
Kafam iyi sana ne! Hayır olmaz...
Sözümün de eriyim! Bak ben de böyleyim...
Deli dolu biriyim...işte bu "aşk-ı canbaz"
Ben bir düştüm
Pek rüküştüm.. Senle doğup,
Nasıl da sensiz ölmüştüm!
Şimdi anla... Bak zamanla
Doğduğum yer, kül aslında!...
Sana göre körebe... Bana göre aşk-ı derya!
Ne kadar da acemi... Ama şimdi..
Sözümün de eriyim... Bak ben de böyleyim
Deli dolu biriyim... işte bu "aşk-ı komedi"...
çatlamış avuçlarımda sensizliği saklıyorum.
yalnızlığın arka sokaklarında seni arıyorum.
hasretini çeyrek geçiyor,
düş kırıklığı saati günde 24 yıl
seni bekliyorum.
hep bir körebe
hep bir körebe
hep bir körebe
arayışlarım...
elim sende miydi yoksa
ben ebe miydim?
yeterince mızıkçılık etmediler mi
bize yoksa?
hayaletli tüm sokaklar
yol üstünde boşluklar
yoksun diye bayatladı artık
14 şubatlar...
hep bir körebe
hep bir körebe
hep bir körebe
arayışlarım...
gözleri beyaz bir mendille bağlı bir "kör olmayan"ın gördüğü siyah ile,
siyahı kaderiyle bağlı bir "kör"ün gördüğü beyazın
birbirine dokunduğu en gri oyun..