kör baykuş

entry44 galeri0
    44.
  1. sanki sonraki kuşaklara hikayelerle anlatılan önceki insanların; hareketleri, düşünceleri, arzu ve adetleri bizim hayatımızın gereklerinden gibi. binlerce yıl önce aynı sözler konuşuldu, aynı şekilde çiftleşmeler oldu, aynı çocukluk anıları yaşandı.

    düşünüyorum da hayat tümüyle gülünç bir kıssa, inanılmaz ve ahmakça bir masal değil midir?
    0 ...
  2. 43.
  3. iranlı yazar sadık hidayet'in meşhur kitabı.

    (bkz: buf-i kur)

    - kasabın keyfini şimdi anlamıştım: kemik saplı bıçağını koyunların butlarında temizlerken; içlerinde çamur gibi koyu, pıhtı, ölü kanlar toplanmış pörsük etleri kesip kesip alırken ve koyunların boğazlarından damla damla kızıl kanlar yere akarken duyduğu keyfin ne olduğunu anlamıştım. dükkânın önündeki sarı köpek; yere düşmüş ve donuk gözlerle dik dik bakan kesik öküz kellesi ve gözleri ölüm tozuyla perdeli bütün koyun başları, onlar da görmüşlerdi, onlar da biliyorlardı bunu! şimdi anlıyorum, ben bir yarı-tanrı olmuştum, insanların küçük, âdi bütün ihtiyaçlarının ötesindeydim. içimde ebediyetin aktığını hissediyordum. nedir ebediyet? benim için ebediyet, suren ırmağı kıyısında o kahpe ile körebe oynamaktan, sonra bir an, gözlerim bağlı, başımı onun eteğine gizlemekten ibaret.
    0 ...
  4. 42.
  5. “bana göre değildi bir bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya. yeryüzünün, gökyüzünün güçlülerine avuç açanlar, yaltaklanmasını bilenler için.”

    “Tek korkum yarın ölebirim, kendimi tanıyamadan.”
    3 ...
  6. 41.
  7. Ruhu sersemleten bir etkiye sahip olan kitap. Modern iran edebiyatı'nın kurucu taşlarından biri olan hidayet, kör baykuş'ta sizi hikmetli bir sersemliğe davet ediyor. icabet edin, okunmasına vesile olun. Az önce bir baykuş fotosu gördüm de aklına kör geldi, iyi ki geldi, bir daha okumak gerekti.
    3 ...
  8. 40.
  9. çok hızlı okumuştum.

    baykuşlarla ilgi süregelen konuları ispatlamaya da çalışmış.

    severim baykuşları.
    0 ...
  10. 39.
  11. 38.
  12. Adında baykuş geçtiği için bile okunmayı hakettiğini düşündüğüm kitap.
    3 ...
  13. 37.
  14. 36.
  15. insanı çokça geren, zihinsel tüm konularda belirsizlik deryasında yüzdüğüm ve bir türlü çıkamadığım süreçte, bir kadına karşı hissettiğim yoğun hislerimi içerisinde bir satırda görünce hüzünden bir daha açıp okumaya bir süre cesaret edemediğim başyapıt.

    ''bense onun gözlerine muhtaçtım, bir bakışı yeterdi; felsefenin bütün müşküllerini, teolojinin bütün muammalarını çözmeme yeterdi. bir bakışı, diğer rumuz ve sırları alırdı benden, açardı.''
    2 ...
  16. 34.
  17. Buram buram afyon ve şarap kokan kitap. En sevdiğim kitap olarak başucumda yerini almıştır. Tekrar tekrar okunması gereken bir şaheser. Yazarın iç dünyasının karanlığına çekiliyorsunuz birden. Yalnızlığına, bıkkınlığına ortak oluyorsunuz. Zaten kitabın açılış cümlesinden belli başınıza gelecekler. Birer cüzzamlı olarak bırakıyor Sâdık Hidâyet bizi. Sürekli bir tekrar içinde olan anlatımı sizi yanıltmasın derin bir anlam taşıyor içinde bu yüzden sıkılıp yarıda bırakmayın lütfen.
    0 ...
  18. 33.
  19. "Karanlık ve suskun bir gece, tıpkı hayatımın üzerine çökmüş gece gibi. Kapıdan, duvardan, perdenin arkasından bana yüz göz oynatan korkunç karaltılarla dolu gece. Bazen odam öyle daralıyordu ki, bir tabutta yatıyordum sanki. Şakaklarım yanıyordu, organlarımdan en ufak bir hareket beklenemezdi. Bir ağırlık, göğsümü eziyordu: siyah lâgar beygirlerin yanlarına asıp kasaba götürdükleri koyun ölüleri gibi ağır bir ağırlık."

    Sadık hidâyet.
    4 ...
  20. 33.
  21. sadık hidayet tarafından kaleme alınan baş yapıt. Romandaki mevcut körlük algısı zamanın ve benliğin yitimiyle başlıyor. Veya biri olmanın, bir kimliğe sahip olmanın - ve hatta- olmamanın var ettiği bir labirentin karanlığıdır. Kitabın daha başında anlatıcı kendini "Gölgeme tanıtma" diyerek arzusunu dile getirmektedir. Lacan'ın arketipleri arasında yer alan bu durum yani "Gölge" hali belirsizliğin inşası anlamında son derece önemlidir. Açıkçası romanın Lacancı açıdan okunmasını tavsiye ederim.
    2 ...
  22. 32.
  23. Kitap ismi.
    --spoiler--
    Butimar bir kuştur, deniz kıyısına çöker, denizin bir gün kuruyacağını düşünür, bu tasa yüzünden de su içmez hiç.
    --spoiler--
    Haydaa...
    3 ...
  24. 31.
  25. ''onun adını biliyordum sanki. gözlerindeki kıvılcım, rengi, kokusu, hareketleri, her şeyi bana tanıdık geliyordu. sanki benim ruhum, önceki hayatımda, misaller aleminde onunla komşuydu; aynı asıldan, aynı maddeden yaratılmıştı. bizim birleşmemiz gerekiyordu. bu hayatımda da ona yakın olmalıydım.''
    5 ...
  26. 30.
  27. Okuduktan sonra içimi allak bullak eden bir eser. Sadık hidayet'in karamsar biri olduğunu biliyordum da beni bu kadar etkisi altına alabileceğini tahmin etmiyordum. Herkesin okumaması gereken bir kitap, hele benim gibi kolayca depresyona girebiliyorsanız.
    2 ...
  28. 29.
  29. iran'lı yazar sadık hidayet'in sade, insancıl ve doğa sevgisi ile göze batmadan hayatına devam ettiği, kendi eliyle yaşamını sonlandırdığı, oldukça kısa olmasına rağmen yoğun bir çizgi üzerinde iran ve dünya edebiyatına katkısı birçok yazar gibi sonradan anlaşılmış bir yazar tarafından yazılan bir kitap.

    kitap daha ilk cümleden esasında hem özetini hemde sonunu bize sunmaktadır aslında.

    --spoiler--
    "yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar."

    kitap kurgusu sebebiyle o kadar güzel geliyor ki, okurken içinde kayboluyorsunuz. hayal-gerçek-rüya üçgeninin labirentlerinde buluyorsunuz kendinizi hep. bu bağlamda hayal-rüya-gerçekten hangisini anlatıyor olduğunu ayırt etmekte zorlandığınızı kabulleniyor, bir sarmal hissiyatına kapılıyor, yoruluyorsunuz adeta. hem oryantal hemde modern ögeler barındırması sebebiyle diğer kitaplardan farklı bir konumda. kafa karıştıran karakterler ise aslında hep aynı kişilerdir ve aynı kişi olmalarına rağmen romanda bunları ustaca ve gözümüze soka soka işlemiştir. oldukça farklı şekillerde yoruma açıktır, birden fazla okunmasını tavsiye etmekteyim.
    --spoiler--
    0 ...
  30. 28.
  31. 34.sayfasında olduğum kitap bakalım sonu nasıl bitiyor.
    9 ...
  32. 27.
  33. Kapının bir ölü ağzı gibi aralık bırakılması gibi benzetmeler, 'ayaktakımı'na yakıştırdığı "hepsi bir ağız, ağza asılı bir avuç bağırsaktan oluşuyor, cinsel organlarında bitiyorlardı." gibi deyişler, gölgesinde kafasını görmeyen adamın yakında öleceğine dair inanışlarla dolu 70 sayfa. Çok yoğun duygular, yığın yığın, boş kelimesi olmayan satırlar, terrence malick filmlerinden fırlama sahnelerle dolu bir baş yapıt. Bir de bu yazarın gerçekte hayatını intihar ile sonlandırdığını bilinerek okunmalı bu kitap.
    1 ...
  34. 26.
  35. Sadık hidayet'in kitabı. Kitabı saatler önce d&r'da aldım. Böyle bir şey yok. Çok ciddiyim abartmıyorum. Böyle bir analiz böylesine müthiş etkileyici bir giriş yok. Kitabın cümleleri öylesine vurucu ki kendinizle yüzleşmemek için kitabı okumak istemiyorsunuz. Okuması cesaret isteyen bir kitap. Allah belanı versin sadık hidayet. Allak bullak ettin beni. Yazmayın böyle kitaplar arkadaş. Yazmayın ulan yazmayın. Az bizi de düşünün.
    2 ...
  36. 25.
  37. 8 yıl aradan sonra özleyip istemeyerek de olsa avm'den aldığım şaheser.
    "yaralar vardır hayatta,ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen,kemiren yaralar" diyerek başlar hidayet.

    gerçekten çok karanlık ve okuması kolay olmayan bir kitap/ bir yazar . öte yandan tam bir şaheser. ilk kez okudugumda sadık hidayet’i çok beğendim ve her sayfada ne kadar depresif bir insan oldugunu düşünerek okudum – nitekim ikinci intiharında kaybetmiş hayatını.

    küçücük bir kitap ve fakat hemencecik bitiresi gelmiyor insanın.
    1 ...
  38. 24.
  39. Daha ilk cümlesinden kendisine aşık eden, tekrar tekrar okunması gereken muhteşem eser.
    0 ...
  40. 23.
  41. başkalarının onu anlaması için değil, kendisini gölgesine tanıtmak istediği için yazan bir adam.
    bazı kitaplar ilk sayfadan, hatta bazen ilk cümleden aklımızı alır. birden kendimizi olayların için de, daha yeni tanıştığımız karakterlerle yüz yüze buluruz.
    kör baykuş'da ilk cümleden alıp götürecek sizi.
    fakat ne olay ne yer ne de zaman.
    kelimeler oyun oynayacak zihninizle.
    karakterler birbirine dönüşecek,
    olaylar yer ve zaman dışında kalacak.
    şimdiki zaman geçmiş zaman birbirine karışacak.
    nedeni yok sonucu yok.
    korku, ölüm, ümitsizlik;insan kaderinde yazılanlar var.
    bazen kitaplarla tutunacağımızı sanırız hayata fakat daha da kaybettirir bize yolumuzu.
    düşündürür, düşündürür.
    çıkmaz yola sokar ve kendimizle karşılaştırır orada bizi.
    insanın kendisiyle verdiği savaş, savaşların en büyüğüdür.
    mağlup olan da galip olan da biz olacağız.
    en gerçek savaş budur.
    "ben hep, dünyada susmaktan daha iyi bir şey yoktur, butimar gibi olan insan daha iyi insandır diye düşünürüm."
    *butimar bir kuştur, deniz kıyısına çöker, denizin bir gün kuruyacağını düşünür, bu tasa yüzünden de su içmez hiç.
    sonsuza kadar susmak istediğimiz o anlar.
    biz o anlarda hem kendimizden kaybederiz, hem de atamadığımız o yolları atarız.
    dört yanımız çevrili sanırız,
    unuturuz duvarları ancak biz yapar, biz yok ederiz.
    kendi duvarlarımızı güçlü kılmak için, başkalarının duvarlarını yıkmadan.
    başarabilirsek, özgür kılarız kendimizi.
    kimdi peki sadık hidayet?
    "hayat hikayemde önemli bir şey yok, başımdan ilginç olaylar geçmedi. ne yüksek bir mevki sahibiyim, ne de sağlam bir diplomam var. okulda hiç bir zaman örnek öğrenci olmadım, başarısızlıklar her yerde buldu beni. nerede çalışırsam çalışayim silik, unutulmuş bir memurdum;şefleri memnun edemedim. istifa ettim mi seviniyorlardı...bırak gitsin, yaramaz!çevrem böyle görüyordu beni, haklıydılar belki de."
    ölümünden önce böyle anlatmış hayatını.9 nisan 1951 gününde evine kapandı, tertemiz giyinmiş, tıraş olmuş ve bütün delikleri açtıktan sonra gaz musluğunu açıp hayatına son vermişti.
    iran'ın batılılaşma çabalarına girdiği dönemde büyüdü.
    avrupada geçirdiği zaman dilimde hayat ve ölüm üzerine çalışır, yazar, çizer.
    çocukken bayramda kurban kesilirken gördüğü için bir daha ömrünün sonuna kadar et yemez.
    hayatını vejetaryan olarak sürdürdü.
    doğu-batı yazın türlerini birbiriyle harmanladı.
    iran toplumunun git gide karanlığa battığını gördükçe, kendi de karanlığa gömüldü.
    toplumun ve insanların yok ettikleri, ondan da hep bir parça yok etti.
    sessizce çektiği acıyla kör baykuş' u yazdı.
    17 şubat 1903 ve 9 nisan 1951 arası yaşanan bir hayat.
    zaman, yer ve kişiler değişiyor.
    fakat bazı acılar hep aynı kalıyor.
    1 ...
  42. 22.
  43. ilk fırsatta edinip, okumayı düşündüğüm kitap.
    0 ...
  44. 21.
  45. takriben otuz beş senedir okur, okur, okurum. devirdiğim veya beni deviren anladığım, anlamadığım, anlamış gibi yapıp üzerine allamelik tasladığım, sevmeyip bıraktığım, üzerine yeni bir hayat idame etmeyi arzulayıp , hüsran ile gerisin geri döndüğüm kitaplar vardır. hepsi benim geçmişimden bir parçadır, sümüklüböceğin ardında bıraktığı izler gibi benim kopmak istediğim bazen de istemediğim, reddettiğim, kah güldüğüm, kah burnumda tüttürdüğüm geçmişimle aramda bir bağ oluştururlar.

    ben, çok dil cambazı okudum, kimisi gerçek birer dehadır, çoğunun insani yanına kıymet vermesem de kabiliyetleri, içimi buruklaştırır. asla yazamayacağım metinlerin acısıyla, cevheri ışıldayan cümleleri okurum. bilirim ki her yazar hayatında büyük bir roman yazmak ister, belki tüm sanatçılarının ömrünün hasılası, aslında bir tek eseri vermek için geçirilen zamanın meyvesidir.

    ben çok okudum ve hala okuyorum. uzun süredir biliyordum ki okuyucu da aslında bir tek kitabı okumak için gözlerini on binlerce sayfanın karşısında tüketmiştir. bir maden aramaktadır. hayır, hayatını tanzim edecek, ideolojik veya dinsel vaazlarla, kendisini kesin inançlılardan bir mürid haline getirecek o sekter kitaplardan bahsetmiyorum. öyle bir kitap olmalıdır ki bu, daha ilk cümlelerini okuduğu vakit beyninden bir sıvı, hayır bir ifrit ya da bir ecinni peyda olup, işte bu demeli, senin uğruna binlerce kitap okuduğun , kitap bu.

    ben kör baykuş'u okurken hastaydım, mutsuzdum, aşıktım, aşık olduğum kişi ve bana da aşık olan kişi artık bana aşık değilmişti, beni sevmiyordu, beni tanımıyordu, söylediklerimi hatırlamıyordu, o eski o değildi ve bu yüzden onun gözünde ben, eski yerime oturamıyordum. aradan çok zamanlar geçmiş, ben iyi bir insan olmak için kendimi o olmak, onlaşmaya adamayı arzulamıştım, sonra o, bir gece canlı bir cenaze gibi geri dönmüştü, benim yeminlerim, vaadlerim, fedaya matuf arzularım ve o arzularımı name gibi dizişim, kendimi yerlere serişim, birşey ifade etmemişti. bir hoşçakal ile herşey uçup gitmişti. ben o günlerde kör baykuş okuyordum, ümitsiz, hasta ve mutsuzdum ve romanı bitirmeden artık, iyi bir insan olmak için sebebim kalmamıştı.

    kör baykuş, büyük bir roman, kör baykuş, yağlı bir kurşun. insanı halden hale sokan efsunlu bir metin. bir kitap okudum, hayatım değişti kabilinden zevzeklikler köy baykuş için söylenemez. bu kitap, bir şeyi değiştirmiyor, bir şeyi yıkıp, yerine herhangi bir şey de ikame etmiyor. kitabın, yegane kahramanıyla, özdeşleşebilme,empati yapabilmek mevzu bahis değil. hiç bir metin böylesine hastalıklı düzeyde karanlık,karamsar,kara, iblise adını değiştirtecek kadar ümitsiz olamaz.

    sanatseverlerin objektif olması beklenmemeli, her yazının kendisine has bir alıcısı vardır. ama kör baykuş, ben daha iyisine rastlayana kadar, ömrümle kayıtlı okuma serüvenimin ilk otuz beş senelik devresinde en üst sıraya oturdu. hem de koca bir taş gibi.
    1 ...
  46. 20.
  47. dun gece 2 saatte bitirdigim kitaptir. oyle konusunun cok etkilediginden degil sadece yazi dilinin guzelliginden, betimlemelerin etkileyiciliginden bu kadar kisa bir surede bitirdim. buraya alintilar yapilarak anlamasi cok kolay bir kitap degil. gecmis ve gelecek ve simdiki zaman birbirine gecmis oldugundan ve romanda her karakterin aslinda tek bir karakter oldugundan okurken bazen tahayyul edemiyorsunuz olaylari. bazen ayni cumleler tekrarladigi icin zihninizde burayi okumustum cumlesi beliriyor. beni etkileyen bir insanin hissettiklerini bu kadar iyi aktarabilmesi ve yazi dilinin akiciligi. yoksa roman aman aman bir konuya sahip degil fikrimce ya da ölüm duygusunu cokca icimde barindirdigimdan beni etkilemedi bilemiyorum. yine de guzel ama okumazsaniz birsey kaybetmezsiniz.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük