iranlı yazar Sadık Hidayet'in 1936 yılında yayımladığı romanı, baş yapıtı. Türkçeye 1977 yılında Behçet Necatigil tarafından çevrilmiştir.(orjinal adı: Bûf-e kûr) yanılmıyorsam yapı kredi yayınları'ndan edinilebilir.*
''onun adını biliyordum sanki. gözlerindeki kıvılcım, rengi, kokusu, hareketleri, her şeyi bana tanıdık geliyordu. sanki benim ruhum, önceki hayatımda, misaller aleminde onunla komşuydu; aynı asıldan, aynı maddeden yaratılmıştı. bizim birleşmemiz gerekiyordu. bu hayatımda da ona yakın olmalıydım.''
"Karanlık ve suskun bir gece, tıpkı hayatımın üzerine çökmüş gece gibi. Kapıdan, duvardan, perdenin arkasından bana yüz göz oynatan korkunç karaltılarla dolu gece. Bazen odam öyle daralıyordu ki, bir tabutta yatıyordum sanki. Şakaklarım yanıyordu, organlarımdan en ufak bir hareket beklenemezdi. Bir ağırlık, göğsümü eziyordu: siyah lâgar beygirlerin yanlarına asıp kasaba götürdükleri koyun ölüleri gibi ağır bir ağırlık."
eleştirmenlerin batılı tarzda yazılmış doğulu bir eser olarak adlandırdığı müthiş kitap.özellikle popüler sinemanın kültlerinden lost highway sevenleri hayli memnun edeceği aşikar.
--spoiler--
zaman,mekan,geçmiş,gelecek hepsi iç içedir.kişilerde keza öyle.iki hikaye anlatır bize hidayet ve birbirlerinin paralelidir,metaforudur.kişilerde bu metafora dahildir iki kişi vardır ve kıskançlık ve ölüm aslında.kitabın adındaki baykuş ölümü simgeler körlük ise kıskançlığı-o da semboldür-.özellikle kobra ve ikizler hikayesiyle testideki suret,çizilen resim ve kahramanımız arasındaki uyum insanın saçlarını bile diken diken etmeye yeter.kısaca insanı anlatır kitap kıskançlıklarımızı,görmezden gelerek güç kazanmamızı,çaresizliğimizi,seksüel güdülerimizi,vahşiliğimizi ve yalnızlığımızı...
--spoiler--
kitap 100 sayfadan azdır ama anlatmak için ciltler dolusu yazmak gerekir.tasavvufla kafkaesk in david lynch ile edgar allan poe nun kesiştiği yerden kör bir baykuş göz kırpar iğrenç bir şekilde gülerek hepimize,suretimize ve gölgelerimize-belki de olmayan-.
Kitap ismi.
--spoiler--
Butimar bir kuştur, deniz kıyısına çöker, denizin bir gün kuruyacağını düşünür, bu tasa yüzünden de su içmez hiç.
--spoiler--
Haydaa...