Bu gökkuşağı bile betondan kent
-ki çoğu zaman benden tenha-
ve yüreğimdeki çiçekleri umursamaksızın beni
çiğneyen arabalar,yollar ve bu kalabalık;
öylesine yaşamak mesaisinde hep
Ve her görüşümde yollarda mutlu yüreğimi
ürküten,içimdeki mavi gözlü çocuğun en güzel
oyuncağını:düşlerimi inciten,ağızlar dolusu ve
en büyük harflerle KURAL diye bağıran o malum
uyarı: KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ
Görülesi değil midir ötesi köprünün...
Ya bir kalp atımı kadar yaklaşacaksam
aradığım her ne ise'ye...
Ya düşlerimin en cesur kuşu konmak üzereyse
düş bahçemin ekinine...
Yarını bilememekteki gizemli cazibe değilse
tüm acıları ve acımasızlığına rağmen
'yaşamak güzel' dedirten,söylesene nedir?
Ya köprünün sonundaki geceyse çaresi
fırtınalar vadisinde yalnız bir kır çiçeği
küskünlüğümün...
'köprüden önce son çıkış'
yaşamakla örselenmiş tüm yüreklerin
saklı ve sinsi kaygıları...
kabusları,yani sevmek korkaklığı!
Düşlerine senaryo yazmaktan ürken,hayata ve
onu yaşamaya erkenden kırık not vermiş,
aşkın mutluluğun -delinin kuyuya attığı taşların-
tek ve doğru bir açıklaması olduğuna
inanmış yüreklerin kuralları... yasakları...
'd o ğ r u'l a r ı...
Doğru nedir anlatsana!
Nasıl yaşar,neyle beslenir?
Bencil mi yoksa sevecen midir?
Gözleri var mıdır mesela
Ve varsa bile seninkiler kadar güzel midir?
Artık çok geç; k ö p r ü d e y i m
Arıyorsam,arıyorsam yanıtları
Soruyorsam ve sorguluyorsam
Ve bir anlam olmalı diyorsam her çarpışında yüreğimin...
Yaşamak zor bir oyun'
Sen,şarkılar söylemeye devam ettiğim,
Benimlesin biliyorum.
Düş tarlamın,
Kuralsız,yasaksız,doğrusuz bahçemin ekini
N e r d e s i n?
feridun düzağaç
bin900doksansekizinci 17 mart gecesi 03:57 istanbul
kacırdıgınız takdir de 3 ytl köprü parası verip,beylerbeyinden ya da kavacık sapagından geri dönüp üstüne birde fazladan 10 ytl'lik yakıt tüketmenize sebep olacak durum.
aklınızda hiç köprü yolundan çıkmak yoksa bile, koca koca "köprüden önce son çıkış" tabelalarını gördüğünüzde hafif bir gerilim yaşadığınız, acaba doğrumu yapıyorum dediğiniz an.
Köprüden kesinlikle geçicek olmanıza rağmen insanı ister istemez şüpheye düşüren tabeladır.Ulan inşallah birşey unutmamışımdır şeklinde paranoyalara kapılmanıza neden olabilir.
2 günde bir kesin kaçırdığım çıkış üzülüyorum ama kendimi geliştirmiyorum burda cem uzan abimize sesleniyorum her yerde çıkış olsunlu slogan istiyoruz.
unuttuğum, es geçmiş olabileceğim şeyler mi var diye düiünceye boğar.
iett ile yolculuk yaptığım için o çıkışı kullanma ihtimali de olmadığından...bi metafor bi metafor,,,
pencereye kafayı dayatıp hayatı sorgulatacak kadar...
imza kampanyası başlatılsın.değiştirilsin.
öneri: karşıya geçmeyeceksen yanlış yoldasın a ha şurdan çık.
tek cümlelik şiirdir, en edebi trafik levhasıdır, insanı delirten ironidir, çılgınlar manifestosudur, ağlatan şiardır, kaybolmuşluk pitoreskidir, anlamın tükendiği yerdir. fenadır yani. iç acıtır.
avrupa yakasından asya yakasına geçerken f.s.m köprüsün de son çıkış etiler, baltalimanı çıkışı boğaziçi köprüsün de son çıkış levent, beşiktaş çıkışı.
anadolu yakasından avrupa yakasına gelirken f.s.m de kavacık çıkışı boğazi köprüsünde altunizade, çamlıca çıkışları dır.
boğaziçi köprüsü öncesinde bulunan versiyonunı kaçırdığınızda, şayet ogs ya da kgs'ye sahip değilseniz, 30-40 lira dolaylarında bir ceza ödeyeceğinizi hatırlatan tabela.
istanbul'a gelirken ne zaman o tabelayı görsem düşünüyorum; hayatımda kaç "köprüden önce son çıkış" sapağı ıskaladım ben?
daha dün gibi aklımda tatilde, öss puanının düşük gelişi sonrasında, biraz da bozuk bir moralle hangi bölümler bana göre incelerken hiç istanbul'da okumak istemeyen bu şahsın "istanbul üniversitesi jeoloji mühendisliği var.." diye mırıldanışı..
benim istanbul'a olan gönülsüzlüğümü bilen annem ve teyzemin bir anlık duraksama ve uyarısına inat tercih formuna yazışım.. işte o duraksama anı; köprüden önce son çıkış'tı.. iskaladık..
onun öncesinde sayısız ıskalayışlarım oldu bu sapakları.. sınav kağıtlarında son anda vazgeçtiğim cevaplar, son anda değiştirdiklerim, insanlara ciddi anlamda bir şeyler söylerkenki bir anlık duraksayışlarım, bir hareket yapmadan önceki o salisenin binde biri orandaki kendimi sorgulama anım.. ve daha sayısız an, sayısız söz, sayısız hareketti o sapaklar; köprüden önceki son çıkışlarım..
iskaladıklarımın yanı sıra son anda da olsa direksiyon kırabildiklerim de oldu elbet, çok da aptal değiliz; hep kaçırmadık..
ancak ıskaladıklarım da beni çok mutsuz etmemiş, şimdi düşünüyorum da.. haa, cezasını çektiklerim de olmuş elbet; keşke olmasaydı.. ama her ceza bir tecrübe etmiş sanki..
hayatta illa ki kırılma anları yaşayacağız; sapaklar, virajlar.. ancak mühim olan her adımda bir "köprüden önce son çıkış" benzeri levha aramak değilmiş; rastgele görürsen kaçırmayacaksın amma ve lakin göremezsen de çok dert olmamalı.. her geçtiği köprüyü kâr bilmeli insan; ya daha kötüsü olsaydı? yani hiçbir köprüden geçemeyecek halde olsaydık? hayat bizi öyle örseleseydi ki, iyice küsüp kapansaydık; daha mı iyi olurdu?
her şeye inat yaşamalıyız şu hayatı.. sonuçta "ilk köprü"müz doğruydu ki bu hayata gelebildik, diğerlerinden geçsek ne olur?
Bu gökkuşağı bile betondan kent ki çoğu zaman benden tenha ve yüreğimdeki çiçekleri umursamaksızın beni çiğneyen arabalar yollar ve bu kalabalık öylesine yaşamak mesaisinde hep ve her görüşümde yollarda mutlu yüreğimi ürküten içimdeki mavi gözlü çocuğun en güzel oyuncağını düşlerimi inciten ağızlar dolusu ve en büyük harflerle kural diye bağıran o malum uyarı: KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ...