efendim ankara atatürk orman çiftliğinde pek sık rastlanan hadisedir. alırsınız köftenizi, mis gibi kokmaktadır. sonra bir dört ayaklı gelir, bakar mazlum mazlum. dört ayaklı diyorum çünkü gelen her zaman köpek değildir. sıklıkla kedi gelir. sonra bölersiniz köftenin kokusunun sindiği ekmeğinizden bir parça ve verirsiniz, sevimli hayvancığa. bi' de başını falan okşarsınız. sonra bi' bakarsınız ki, köpek yada kedi beğenmemiş atmış ekmeği, uyanık illa et ihtiva eden birşeyler yemek istemektedir. sonra anlarsınız ki; o yöredeki tüm canlılar öyledir, neredeyse kuşları bile etçil olacak vaziyettedir. açlığınızla ölçülü olarak köpeğin ukalalığına cevap verirsiniz. *
bir de masum masum bakışları yok mudur.
içindeki ses "ver şunu la bi tane, bak hayvancağız köpek gibi aç harbiden" der.
köfte ekmek yememiştim, fakat bundan daha anormal bi durum başıma gelmişti.
biftekli cheetos yerken köpeğin teki yanıma yaklaştı. 1-2 tane attım önüne. baktım hepsini kırt kırt kırt yiyor. sonra biraz daha verince gönül rahatlığıyla ortamdan uzaklaşıyordum ki, 2 metre uzağımdaki köpek olay yerine fırlamış. yanımdaki yavru köpek havlayınca ruhumu teslim ediyorum sandım yeminle. ***
stadın dışında maç saatini beklerken köfte ekmek yiyorsun, tam bu sırada kuyruğunu sallayarak yanına acıkmış bir karabaş geliyor, oğlum o yediğin ekmekte benim de hakkım var bakışıyla seni insalığının orta yerinden vuruyor, elin mahkum, vereceksin, netekim veriyorsun. işte bu.
not: köfte ekmek genelde maç günlerinde yenir o yüzden şaaptım.
Yani sen acır verirsin yarısını, sadece içinden köftelerini ayıtlar yer, kesinlikle ekmeğine dokunmaz, tamam soğanını domatesini yeme anlarımda açsan ekmeğini de ye ...