Okulda sunumunu yaptığım protokol. Katil amerikanın imzalamadigi dünyayı yaşanıla,bilir bir hale getirmek için başlatılmış projedir. Provoke katılan ülkeler sera gazı salıoimına sınırlama getirecektir.
iklim degisikligi ve kuresel isinma konusunda mucadele etmeye yonelik uluslararasi bildiridir. protokolu imzalayan devletler biraz olsa da karbondioksit etkisine neden olan gazlarin kullanimini azaltmaya yonelik politikalar izlemislerdir. turkiye 2008 yilinda bu protokolu imzalamistir.
amerika birleşik devletleri' nin hiç bir şekilde imzalamadığı protokoldür. yapılan araştırmalarda sera gazlarının % 36' sının abd topraklarındaki fabrikalar yüzünden meydana geldiği belirlenmiştir ve bu da amerika' nın bu protokolü neden imzalamadığını açıkça göstermektedir.
Hükümetlerarası iklim Değişikliği Paneli, 1990 ile 2010 yılları arasında 1.4 °C ile 5.8 °C arası sıcaklık artışı tahmin etmektedir. Tahminlere göre, başarılı bir şekilde uygulanması durumunda Kyoto Protokolü bu artışı 0.02 ile 0.28 C arasında düşürebilecektir.
Kyoto Protokolü gelişmiş ülkelerin sera gazı salınımlarını 1990 yılına göre %5.2 azaltmalarını öngören bir anlaşmadır Protokolün uygulanmaması durumunda 2010 yılı salınım tahminleri dikkate alınırsa bu, %29'luk bir azalmaya karşılık gelmektedir. Ulusal hedefler AB ve başka bazı ülkeler için %8'lik, ABD için %7'lik, Japonya için %6'lık azaltma, Rusya için %0 değişiklik ve Avustralya için %8 ile izlanda için %10'luk bir artış şeklinde çeşitlilik göstermektedir.
Kyoto Protokolü sayesinde yenilenebilir enerjiye ülkelerin özellikle AB'nin katkilari büyüktür. Kabul edilen bu protokole göre tüm AB ülkelerinin mevcut enerji tüketimlerinin %20 'sini 2020 yilina kadar yenilenebilir enerjiyle elde etmeleri istenmektedir. Türkiye'de enerjide dışa bağımlılığını yenilenebilir enerjiye verilecek destekle büyük ölçüde kıracak ve mevcut jeopolitik konumunun getirilerini zamanla büyük ölçüde hissedecektir. Gün itibariyle değerlendirdiğimizde yenilenebilir enerji için teşvik kredileri ve devletin alim rakamlari kârlı göründüğünden krizde en çok cazip gelen sektörlerin başında gelmektedir. Ancak yeterli destek hükümetin yavaşlığından hala gerektigi yere gelememiştir. Bunun örneğini Türkiye'ni Kyoto Protokolünü imzalamış olmasının üstünden yeterince süre geçmesine rağmen hala Güneş Enerji'si üretimi için beklenen yasa onaylanmamıştır.
imzalayana kol gibi girecek bir proto-kol dür. gereklidir ama bizim gibi ülkeler için lükstür. ülkemizde uygulansın diyenler ''ayranı yok içmeye tahtrevanla gider sıçmaya'' özdeyişini hatırlatır bana.
türkiye'nin atacağı bir imzanın kendisine 20 milyar amerikan dolarına patlayacağı sözleşme. bu 20 milyarcığın getirisi ise temiz bir gelecek, sağlıklı bir dünya olacak.
buyrun bakalım: 20 milyar mi, çevre mi?
başka bir bakış açısı ile: 20 milyar amerikan dolarını tahminen 50 milyon civarlarında vergi ödeyen vatandaşa bölersek adam başı bu işe yatırmamız gereken para aşağı yukarı 550 ytl olarak düz hesap çıkartılabilir. şimdi yukarıdaki "buyrun bakalım" kısmını tekrarlayalım:
buyrun bakalım: devlet size "şu hesaba 550 lira yatır, kyoto'yu imzalayayım" dese, gidip o hesaba çat diye 550 lira yatırır mısınız? yatırırım diyorsanız, gerçekten büyük insansınız. nah yatırırım diyorsanız, devletin de bu protokolü imzalamasını beklemeyin. hatta abd'nin de imzalamasını beklemeyin.
kyoto'yu imzaladığı takdirde türkiye'nin termiksantrallerini devre dışı bırakmasını gündeme getirecek olaydır. hidroelektrik santralleri zaten kuraklık sebebiyle tam kapasite çalışamamakta, doğalgaz santralleri hammadde olan doğalgazı dışarıdan çok pahalıya almamız vesilesiyle kullanılabilir değilken, nükleer santralede çevreciler karşıdır. e bu durumda nasıl elektrik üretip kullanacağız mantıklı olmak gerekir diye düşünüyorum sonuçta bakkal değil devlet yönetiyorsunuz. bu kampanyaya destek veren 170 bin kişi evlerinde gereksiz ışık yakmayıp, sifonu gereğinden fazla basmayıp, her türlü israftan kaçınarak dünyaya ve türkiye'mize daha fazla katkı sağlayabilirler.
Japonyanın Kyoto kentinde yapılmış yeryüzü zirvesinde imzalandığı için adı Kyoto protoklü olan bir devletler arası çevreyi koruma sözleşmesi.
Protokölün ana hedefi, sınayi ve askeri amaçlı üretimlerde sera etkisi yapan gazların ortaya çıkmasını veya atmosfere karışmasını azaltmak.
Protoköl imza ve onay olarak iki aşamadan oluşuyor. Türkiye bu gün itibariyle imzalamamış 12 ülkeden biridir.
ABD imzalamıştır ancak protöldeki yaptırımları onaylamayı red etmiştir.
Birleşmiş Milletler iklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine (BMiDÇS) bir ek niteliğindeki uluslararası bir çevre anlaşmasıdır. Birleşmiş Milletler iklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMiDÇS) içinde imzalanmıştır. Bu protokolü imzalayan ülkeler, karbon dioksit ve sera etkisine neden olan diğer beş gazın salınımını azaltmaya veya bunu yapamıyorlarsa salınım ticareti yoluyla haklarını arttırmaya söz vermişlerdir.