nilgün marmara güzelliğidir ''kuşlar'' ve her kuş gördüğümde aklıma gelendir, hemde ne güzel gelen..
bir karga bir kediyi öldüresiye bir oyuna davet ediyordu. hep böyle mi bu?
bir şeyden kaçıyorum bir şeyden, kendimi bulamıyorum dönüp gelip kendime yerleşemiyorum,
kendimi bir yer edinemiyorum, kendime bir yer.'.. kafatasımın içini, bir küçük huzur adına
aynalarla kaplattım, ölü ben'im kendini izlesin her yandan, o tuhaf sır içinden! paniğini kukla yapmış
hasta bir çocuğum ben. oyuncağı panik olan sayın yalnızlık kendi kendine nasıl da eğlenir.niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına
niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına niye kimselerizin vermez yollarıma kuş konmasına?
"öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna... '
Kafesinden dışarıda bırakıp evden ayrıldığınızda; tüm tuşları sökülmüş klavyeler, kemirilmiş süsler, üzerindeki tüm taşınabilir objeleri yere atılmış boş masalar bulmanız mümkündür.
kaynak, https://tr.wikipedia.org/wiki/Kuşlar
''Ön üyeleri kanatlara dönüşmüştür ve arka üyelerdeki kemikler intertarsal eklem oluşturacak şekilde dizilmiştir. Trake ve bronşlarının bulunduğu yerde çok gelişmiş bir ses kutuları vardır.''
abi bunu ayık kafa ile mi yazmışlar ya ? bir kere ''üyeleri -ya da üyeler-'' ve ''ses kutuları'' nedir ? ne bu farklı kelimeler ile tanımlayacağım diye berbat etmiş. kim yazmış kim onaylamış bunu... eğer böyle yazılıyor ise altta şu şudur yazılmalıdır ya da olabildiğince sade bir anlatım olmalıdır. bunu okuyan tek seferde anlamalı hep dikkat dağıtıyorlar yeminle.
(bkz: Ebru yaşar) şarkısıdır.*
gün oldu harman oldu
hasretinle savruldum
senin icin yandim durdum yar yar
bir vardin bir yok oldun,
dün benimkin kimin oldun,
kuslar gibi kayboldun yar yar
kuslar ötün gayri,
yar sesimi duyamaz vay vay
yollar bitin gayri,
yar gözümde tüter oldu vay vay
bölük bölük uykularim yine isyanlardayim
dört duvar dört bir yanim,
ah zindanim ah yasagim
hasretinle yanar canim yar yar
bir vardin, bir yok oldun,
dün benimdin kimin oldun
kuslar gibi kayboldun yar yar
Uçakların pusulalarını bozduğu kanatlı sürü camiası. Göğe öykünenlerin, göğe tutulanların hased ettiği kuşlar, yaşamın, duruluk ve umudun, sevginin ve yarının vesikalarıdır. mekanikten ötürü Mekanize hisseden biz çağ insanlarından dolayı, gökte aşiyan olsa kuşların ayağı yere değmez. Çünkü Bazı insanlar (!) cümle canlıya düşman. ibretle ve nefretle şahit oluyoruz. Sapan kullanan ruhkuruları var maalesef. Oysa sapan zulme direnişin simgesidir.
Bukowski pezevengi kuşların üzerine işer ama ekseriyetle birçok şair yazar kuşları elinde tığ kanat kanat işler.