ebeveyn ve çocuklar arasında kaçınılmaz bi şekilde görülen çatışmadır.
ne anne baba çocuğun dilinden anlar ne çocuk ailenin beklentilerinden.
alakasız olarak;
(bkz: siyah kuşak)
alakalı olarak ise;
(bkz: saçmalamak)
an itibariyle birinci nesil yazarlarda (bkz: birinci nesil olunca gotun kalkmasi) durumu gözlendiği ve ikinci nesle ''sözlüğün kalitesini düşüyorlar'' diye kırıcı, aşalayıcı başlıklar/entryler girip asıl sözlüğün kalitesini kendilerinin düşürdüğü bir durumdur. acilen çözüm bulunması gerekmektedir. yoksa daha ikinci nesilden böyle yapılırsa bu sözlük zaten bir yere gelemeyecektir. sözlükte ayar verme olayına kızan birinci neslin toplaşıp ikinci nesle başlıklar boyu verdiği ayarın haddi hesabı yoktur ve gözardı edilmemesi gerekmektedir. sözlük, birlik beraberlik içinde olmazsa birbirinden kopuk olur ve yakında da zaten kendi başını yer. bu tür saçmalıkları ekşi sözlük'ten veya ordan burdan görüp de kendine prim yapmak isteyen insanlara engel olunmalıdır. sözlük sadece format olarak klon olması, içerik olarak ise benliğini bulmasının zamanı gelmiştir diye düşünüyorum.
ayrıca da şimdiden kötü oylayacak olan birinci nesil yazarlarına peşinen selam ediyorum.
bir yandan evde bir orta yaşlının eskilerden "bir bahar akşamıı rastladımmm sizeeee" adlı şarkıyı söylerken (dikkatinizi burdaki sevgiliye siz denilmesine çekerim), diğer yandan evdeki çocukların mangadan "gitme, verme başka birine, versen bile söyleme, sakın bana söyleme, yapsan bile söyleme" adlı şarkıyı sevgililerine armağan etme durumudur..
ikinci bir kuşak çatışmasına örnek, doğan farklılıklardır.yine evdeki orta yaşın üstündeki insanların delikleri işlev göremez hale gelirken(burnun iyi nefes alamaması,kulak deliklerinin görevini yitirip işitme problemleriyle karşılaşılması, çocuk doğuramaz hale gelinmesi *),diğer yandan evdeki çocukların deliklerinin yetersiz hale gelip ağzını burnunu, göğüs ucunu ve bilimum yerlerini deldirmesi halidir.
her on yılda bir nesiller arasında tekerrür eden durumdur. 80'lerde doganlar 70'lilerin sorunlarından anlamazlar, 90'larda doganlar ne 80'lilerden ne de 70'lilerden anlarlar. bu böyle sürüp gider.
anne: oğlum, alacağın kız bakire olsun... başımıza onla, bunla oynaşmış birini getirme...
üniversite mezunu oğul *: anne, dua edelim de az kullanılmış olsun... senin dediğin kızlar 1970lerde kaldı...
a: olur mu öyle şey? sen ne dediğinin farkında mısın?
ümo: anne gözümün önünde neler oluyor bir bilsen... hem benim birlikte olduğum kızlar bi başkasıyla evlenmeyecek mi? ben de isterim karımın bakire olmasını ama; zeki, kültürlü, tahsilli, güzel, beni sevecek, onu seveceğim, bakire bir kız da türkiye sınırları içinde herhalde çok nadirdir. o da bana denk gelir mi bilemem... bakire olsun diye de hayatımı mahvedemem değil mi?
a: sen de haklısın aslında... yozlaştık gittik... ama ben bir türlü kabullenemiyorum.
ümo: anne işte biz buna kuşak farklılığı diyoruz...
ebeveynlerin yıkılmaz tabularının çocuklar üzerindeki asi duygulara dönüşmesine neden olan çift taraflı anlaşmazlıktır.
genelde ebeveyn gelenekçi olmak ister, ergen birey ise devrimci, yenilikçi tavırlar sergiler. malüm ülkemizde çoğu şey ekonomik özgürlüğe dayandığından, ergen boynu bükük küheylanı oynar. gururunun çok incildiğini düşünür, o yaşlardaki çocuğa istem dışı birşeyi kabullendirmek, ciddi psikolojik rahatsızlıklara neden olabilir. saygıyla tanrı modeli olarak baktığı babasına biranda korkulu rüyalarının diktatör prensi olarak bakar. '' ben çoluk çocuğa karışınca bunları yapmayacağım, babamın yaptıklarını uygulamayacağım, kafamdaki yenilikleri gün ışığına çıkaracağım'' der ergen. işte kısır döngünün habercisidir. büyük ihtimalle babamızda dedemizin karşısında aynı şeyleri dediği için bu hale gelip kuşak çatışmasındaki büyük dilimi almıştır. denilmesi gereken '' çağın gereklerine göre hareket edip, çocuğumun fikirlerine saygı duyacağım'' sözüdür. şimdiden 30 yıl sonra için plan yapılırsa herhalde kuşak çatışması kaçınılmaz olur. büyüklerimizin de '' ben ölen babamdan ilerdeyim, doğacak çocuğumdan gerideyim'' sözlerini kabul etmesi gerekir.
tv de macera tutkunları izlenmektedir. .
baba: ne deliler var yaa kimi de bööle anticamping yapıyoo!
evdeki evlat: anticamping mi muhahahahaaaaaaa
sonraki akşam olay evde olmayan evlada anlatılır, ve derhal babanın yanına koşulur. .
. . baba, dün anticamping yapmışsın yıhahahahaaaaaa
baba: eşşoolu eşşekler.
kıssadan hisse, kuşak çatışması buna benzer bi şeydir işte.
anne: kalk çorba koy ocağa kızım.
kız: kalkamam oje sürüyorum anne.
anne: aaahh ahh bizim zamanımızda böyle miydi? anne bişey söylicekte biz yapamam edemem dicez he?
vay anam vay dünyanın sonu gelmiş anne bir evladına söz geçiremez mi yau bak geçiremiyo işte...
kız: offf pufff (iç ses:sussana be kadın)
anne: biz anamızın bi sözünden anlardık ne demek istediğini dedirtmezdik bile, tarlaya giderdik gelirdik yemek yapardık, sofrayı kurar kaldırırdık bulaşık yıkardık da gıkımız çıkmazdı şimdi bi çorba koymak zor geliyo görüyo musun?
kız: oooooooooofffff.
- onur, seni ne zaman böyle göreceğiz, ha kerata?
- salih amca ben sana limonata doldurayim.
mahalle terzisi bünyamin'ın hafif meşrep kızı canan'ın düğünü:
- onur evladım, şu kızla seni bi yapamadık. bak kaptılar gül gibi kızı.
- hıhı..evet salih amca
mahalle kaltabanı niyazi'nin düğünü:
- onur, bak niyazi de gitti. sıra sana ne zaman gelecek? ah evladım.
- off salih amca yahu
manifaturacı nurten'in oğlu ismail'in düğünü:
- allah mesud etsin evladım. -kolla onur'u dürter- sıra sana ne zaman gelecek be evladım.
- gel masamıza geçelim salih beyamca
kahveci mustafa bey'in cenazesi:
...keramete vezzülfa. birahmetike ya...
- salih amca, bak ismail beyamca da gitti. sıra sana ne zaman gelecek?
...erhamerrahımiin.
- *hhrrrdrrannk.
- canım salih amca
(bu arada bu onur neden sürekli mahalle esnafının düğününe gidiyor ki?)
küreselleşen dünyada 20 seneye esamesi bile okunmayacak çatışmadır. artık her nesil, ortak bir paydada buluşabilmektedir. aynı şeylere gülüyor, aynı sitelere üye oluyor, aynı mekanlara gidiyor, aynı şarkıları dinliyorlar. hatta aynı bunalımlı ruh halindeler. kuşaklar arası sınırlar kalkmıştır. 45 yaşındaki bir insanla, 15 yaşındaki bir insanın dünya görüşü ve yaşam tarzı hemen hemen aynıdır.
liberalizasyon sürecinin sosyal yan etkilerindendir. farklı olandan faydalanmak yerine dışlandığı, daha yuvarlak hatlara sahip bir dünyaya aidiz artık.
değişen sosyal ve kültürel şartlara ayak uyduramama sonucunda gelişen kısır döngü.
dün liseli olduğumuzu unutup, kendi devrimiz için yenilmemesi gereken bir sürü haltı yiyip, 15 sene sonra yediğimiz haltları unutup, bugünün ergenlerini aşağlamak, buna verilebilecek en direk örneklerden biridir.
bebenin libidosu tavan yapmış, bir çok şeyden yeni haberdar oluyor, mağaradan sosyal yaşama yeni adım atma evresinde birisini anlamaya çalışmak, empati yapmak bu çatışmanın önüne geçebilmeyi sağlayabilir, biraz empati biraz hoş görü hepsi bu.
olmaması gerekendir. bir müsabakada yanlızca aynı kulaktan olanlar dövüşmelidir. siyah kuşak ile sarı kuşağın karşı karşıya geleceği maçta siyah kuşak olan adamın diğerinin ağzını burnunu kıracağı açıktır.
her kuşak kendinden sonraki kuşaklara atıp tutar. ama dönem onların dönemidir, bir önceki kuşak olarak eleştirmek yerine akıllarından geçen zehirce fikirleri tecrübelerle birleştirip daha iyi yarınlara götürmek gerek. geçenlerde bir eylemde amcanın biri "şunlara bak eylem mi yapıyorlar karnaval mı anlamadım" dedi. Amca şimdiler böyle dedim, senin zamanında ki senin zamanında güzeldi. yaratıcı milenyum çocukları yüz yaşını görecek ve kendileri yaşlandığında sizi anlamayacaklar, çünkü onların yaşlılığı farklı olacak. Bu sohbetin ardından amcayla daha fazla sohbet etmeyi beklerken "hadi oradan" gibisinden cümleler sarf etti gitti. Ah kuşak çatışmaları hiç son bulmadı, bulmayacak. benim amcayı anlıyormuş gibi görünüp anlamamam gibi. en basit örneği sözlük nesil kavgaları bir sonraki nesli salak bulmak gibi.