eskiden sakin bir mahalle arasıyken,
son yıllarda hit oldu,
cafe ler yemek yerleri ile doldu.
genel yapısı itibariyle mahalle havasında ama lüks ve pahalı mahalle
insanı daha hoşgörülü.
eski binalar çok
fiyatlarda yüksek hem kira hem satınalma da
sosyete semti oldu neredeyse.
hafta sonları günü birlikçilerden yılmış durumda yerel halk
fotoğraf çekinmeye her 3 gelinden biri geliyor sanırım...
araba park etmek çok dert.
ortasında bostanı ile güzel bir ege sahil kasabası havası var.
üniversite 1.sınıfta bir dersimizi Kuzguncuk Bostanında yapmıştık. çöldeki vaha gibi bir yerdi benim için. çok güzel bir alan olması ile birlikte korunması gereken bir alan.
sırf sakinliği ve güzelliği sebebi ile buraya yerleşip, daha fazla süre burada bulunmak için buraya yakın bir yerde iş bulmak istediğim semt. yalnız o yokuşlar öldürüyor.
istanbulun içinde kurtarılmış bir bölge gibi, eski zamanlardan kalma bir tablo edasında , eski binaları sokakları sakin ağır akan zamanı, gerçekten esnaflığı, insanların din dil ve ırkının önemli olmadığı, ne giydiğinin çok önemsenmediği, bir çok lezzeti bir arada bulacağınız cafe ve lokantaları ile sivrilmiş güzel bir mahalle.
sahilinde gece çay ve sigarayla birlikte saatlerce, sıkılmadan boğazı seyredip hayallerden hayallere koşturabileceğiniz-bana göre-istanbulun en huzurlu mekanıdır. serserisi, iti kopuğu yoktur. huzurlu olmasının bir diğer sebebi de sakin oluşudur. salacak sahili veya beşiktaş sahili gibi ana baba günü değildir.
damla pastanesine ev sahipliği yapan güzide istanbul semti. sabah güneş doğmasına yakın üsküdar'dan kuzguncuğa yürür oradan sıcak poğaçaları alır deniz kenarındaki banklarda yerdik biz. yanında üşenmeyip götürürsek bir termos çayımız da olurdu. hayat güzeldi. pahalı olmayan ama paha biçilemez zevklerdi bunlar.
belki de türkiyenin en güzel kokulu semti. sabah bostan kokularıyla uyanmanın tadını aldığım yer. ayrıca 3 büyük semavi dininin ibadethanelerinin dip dibe olmasıda ayrı bir gurur verir insana
bir senedir dizi çekilmiyor hayırdır inşallah.
en son icadiye caddesi'nde dizi çekimi vardı ama icadiye mahallesinde kalıyordu o kısım.
edit : ağzıma sıçıyım; tekrar sete döndü mahalle. dizi çekimlerini engellemek için tüm sokaklara aslan, kaplan artık ne kadar vahşi hayvan varsa yerleştirecem.
her gördüğünüz evde oturmak isteyeceğiniz semt. bir çok ev müstakildir ve iki katlıdır, çok şirinlerdir, her biri farklı renktedir. sokakların çoğu arnavut kaldırımdır. cami, sinagog ve kilisenin yan yana bulunduğu tek semttir. sanat galerisi ve kitapçıların bu kadar nostaljik ve ilgi gören hali sadece bu semttedir. ismet baba meyhanesi bu semttedir. ismet baba can yücel' in en uğrak mekanıdır. ismet babanın arkasındaki kafe de tarihidir ve can yücel' in favorileri arasındadır. bir çok şiirlerini bu mekanlarda yazmıştır ve bir çok aydın sanatçı gibi o da kuzguncukta yaşamıştır. değerli oyun yazarımız güngör dilmen halen burada ikamet etmektedir. fotoğrafçı, ressam, müzisyen, heykeltraş gibi meslek erbabları da bu semtte yaşamktadır. arkasında illia nın bostanı vardır. binbir çiçekle süslüdür ve hala (eğer yalnış bilmiyorsam) bostandan salatalık domates gibi ihtiyaçlar doğal ve organik bir şekilde satılmaktadır ve kuzguncuk halkı bundan faydalanmaktadır. ilginç bir hikayesi de vardır bu bostanın, zamanında mehmet haberal buraya bir hastene yapmak istemiş kuzguncuk halkının direnmesi sonucu bu bostan kuzguncuk halkına nefes aldırmaya ve besin vermeye devam edebilmiştir. perihan abla dizisi bu semtte çekilmiştir. yanında fethi paşa korusu vardır. girdiğiniz andan itibaren huzur kokan bu semt 6 ve 7 eylül de sıkıntılı zamanlar yaşamış fakat semti sembolü olan kilise cami ve sinagog' un yan yana durması gibi müslüman - gayrimüslüman kolkola girmiş ve çapulculara pek fazla fırsat vermemiştir. ünlü bir aşk da yaşanmıştır bu semtte. eudoksia isimli hıristiyan bir genç kız, yağız bir türk delikanlısına (bağış bey) aşık olmuş ve ikisi aşk yaşamaya başlamıştır, fakat kilisenin papazı todori bu ilişkiye sıcak bakmamıştır, zira kendisinin gönlü vardır güzel eudoksia' da, kötü niyeti olmasada kendine hakim olamayan papaz todori, kimse yokken kilisenin ortasında bir buse kondurmuştur eudoksia' nın yanağına fakat o sırada içeri cemaatten biri girip durumu görmüştür. büyük bir skandal misali her yerde duyulur papaz todori' nin yaptığı. hatta o kadar büyürki işler hıristiyanlık aleminden bir heyet papazın vaaz günü kiliseyi kontrol etmeye gelecektir. ne yapacağını şaşırmıştır todori zira vaaz konusunda da çok yetenekli değildir. can yücel' den yardım isteyen todori beklediği cevabı alır. can baba bir kaç satır karalar todori için, vaaz o kadar beğenilir ki todori kontrole gelen heyetin gözüne girer ve olay kapanır. ancak ne zaman vaaz konusunda sıkışsa can baba ya gitmektedir todori, e bu da can baba yazdı mı yazıyor yani, herkes çok beğenmeye başlamış, hatta öyleki artık başka semtlerden gelenler oluyormuş todorinin vaazını dinlemeye. vaaz sırasında ozan can' ın biçemini anlayabilen tek kişi varmış, durumu anlamış ama belli etmemiş, o kişi ise öğretmen saranda imiş, ki kendisi hala yaşamaktadır kuzguncukta, saranda ya göre "incilin azizleri azizelrinden çok, söylencenin pagan tanrıları, tanrıçaları kilisenin kubbesinde uçuşuyordu." yani, can yücel bu bilen bilir kim olduğunu nasıl olduğunu. daha sonra 1955 olayları patlak verince çok hasar almasa da kuzguncuk, gitmek zorunda hissetmiş oradaki gayrimüslim kardeşler kendilerini ve yok pahasına evlerini satıp gitmişler. bugün o semtin hala güzelliğini korumasının sebebi ise hem orada şimdi yaşayanlar hem de biraz mimarinin azizliği, zira oraya yeni apartmanlar yapabilmen için 3 ya da 4 tane yan yana duran evi satın almak zorundasın, e bu da işin maddi boyutu büyüttüğünden neredeyse kimse girişmemiş bu işe. hala görmek mümkün çoğu evi eski mimarisyle. neyse 1955 te gidenler arasında eudoksia' da varmış ve aşkları mektuplarda kalmış, papaz todori ise 1955 baskınında kilisede ufak çaplı bir yangına maruz kalmış, iyileşincede galiba sarıyer de bir kilisede göreve başlamış.
hakkında yazılacak konuşulacak çok güzel bir semttir kuzguncuk, bozulmaması dileğiyle.
