bade işçil'in canlandırdığı şımarık karakterin güney'le sınıf arkadaşı olması gibi bir mantık hatasını barındıran dizi, zira güney itü'de okuyor. ayrıca güney yanlış anlamadıysam ekonomi okuyor, itü'de ekonomi suny değil mi? ee kuzey de hapishaneye 4 sene önce girdi. yani bu güney'in üniversitedeki 4. senesi. benim bildiğim son sene amerika'da olması lazım. madem çok istiyorlardı çocuğu boğaziçi'nde okutup beni de sustursalardı.
bölüm sonu sürekli; ^^ hay ben böyle tesadüfün amına koyim bakışıyla ^^ biten bi dizi. ( tikkat edin oyuncular hep o bakışla final yapıyor )
çok abartı var. hemde haddinden fazla!
seneryoyu yazanlar o bakışı illa o oyunculara attıracaklar.. kurguya gel;
** güney nişan evinde banu'ya küsküyü verecek, yakalanmamak için gece onunla yatacak, cemre'de başka bi odada çok içtiği içün sızıp kalacak. bak hele!!
sonra cemre'nin anası su içmek için kalkacak. mutfağa giderken bi bakacak kız evde yok . 'nerde len bizim küçük orospu' deyip tüm siniriyle kızını arayacak.. cemre de '' tamam anne kimse sikmedi rahat ol, geliyom'' deyip apar topar kalkacak. ( dakkalara saniyelere bak sen )
ve cemre odadan çıkıp merdivenlere yönelirken bizim yere bakan yürek yakan güney'imizde götü başı dağınık bi şekilde diğer kapıdan çıkacak. SAAT 06:12, sonra tüm şaşkınlığıyla cemre'yi görüp o malum bakışı atacak. finiş.**
ha siktir lan ha siktirrrrrrr.. yeminle kendimi sikesim geliyo, yaratıcılık sıfır. herkes tahmin etmiştir. sonu çok net.
istanbul'da gündüz vakti kuzey zeynep ile telefon görüşmesi yaparken, kuzeyin karısı aynı anda gece mersine doğru ilerliyor. ulan mersin avusturalyada bir şehirmi demeden yapamadım.
yine bütün "güzel" insanları bir arada toplamış, kanal d'nin yeni sezon bombası olabilitesi yüksek yapım.
ne kıvanç, ne buğra, ne o, ne bu. rıza kocaoğlu için izlerim. kıytırıktan bir rol vermesinler kendisine lütfen, çok üzülürüm.
ilk izlenim olarak; kuzey: elalem (aile de buna dahil) tarafından "allahın dangoz serserisi" olarak nitelendirilmiş, ipsiz sapsız, ama kendi içinde ne fırtınalar kopan, içindeki behlül'e de dur diyemeyen bir tip. güney: iyi aile çocuğu, hali vakti yerinde, okumuş etmiş, terbiyeli falan fistan.. ay yazarken bile sıkıldım. bana entrika lazım.
kıvanç tatlıtuğ'un, "ışığı kopomo. karanlıkta uyuyamam bön!" dediği ve buğra gülsoy'un bakışlarını illa bir noktaya sabitleme huyunu ayan beyan görebildiğimiz fragmanı ilk izlediğimden beri merakla bekliyorum. piyango olarak da matmazel* varmış.
güzelim senaryonun an be an nasıl içine sıçıldığının göstergesidir bu dizi. iki kardeşin etrafında dönmeliydi bu senaryo. ferhat'ın etrafında değil. madem öyle "çüksüzün intikamı" koysaydınız adını hem daha dikkat çekici olurdu hem de bu kadar hayal kırıklığı olmazdı. bir de bu kadar sıçtıktan sonra sonunu ahmet kaya ile bağlamıyorlar mı...neyse ben bir şey demeyeceğim, ama çok küfür ettiğimi bilmenizi isterim.