eskidenle başlayan cümlelere tanık olmamış bünyeler tarafından çok uç cümlelerle eleştirilen ancak eskiden gerçekten de varolan durumdur. hakarete falan gerek yoktur. *
hukuken sakıncası olmayan, bazı çevrelerin örf-adetinde gayet normal olan benim ise saçma bulduğum adettir. sanki dünyada kız-erkek kalmamış kuzeninle evleniyorsun.
akraba olmasa gerçekleştirilecek bir durumdur. kuzenler hep ideal kişi olurlar, gerek fizik yapısı gerek kişilik bakımından. ama aradaki akrabalık bunu düşünmenizi engeller. o yüzden hayal olarak kalır.
kuzen olunca sanki akrabalık zayıflıyo gibi bi olgu oluşuyo benim kafamda yani ne kuzeni arkadaş bildiğin amca, teyze, hala çocukları bunlar hani teyze anne yarısıydı? insan kardeşinin yarısıyla evlenir mi? dünyada başka kimse kalmadı mı? gidin işinize allah aşkına yok aşk büyük olursa olurmuş falan s.kerler öyle aşkın ızdırabını.
orta anadoluda yaygın olmasının sebebi celali isyanları zamanında oluşan anarşi ortamında insanların köylerinden çıkamamasıdır.o zamandan beri yaygındır.ayrıca tamamen islami gelenektir türklerde islam öncesi akraba evliliği yoktu sapıklık olarak görülürdü.
islamla beraber literatürlere girmiş bir durumdur.
daha önceleri, teyze anne yarısıdır, amca baba
yarısıdır ve buna benzer yaklaşımlar mevcutken
ve onların çocukları kardeş bilinirken; islamla
birlikte, "evlilik düşer" terimi hasıl olmuş,
islamın "el vermeyen" bazı inanışları "evlilik
düşer" terimini kullanarak, karşı cins kuzenlerin
birbirine ellerini bile vermemelerini hayatımıza
katmışlardır. kuzenim altı yaşındaydı, abicim
deyip boynuma atılır öpücüklere boğardı; ertesi
yıl bir daha gittiğimde başını örtmüştü ve elini
vermedi. şöyle ki; ziyarete gittiğimizde halam,
üç kız kuzenim(7, 5, 4), eniştem sıraya geçmiş
kapıda karşılamışlardı. halama(baş örtüsü vardır)
doyasıya sarıldım, özlemişim. iki küçük kız kuzenim
boynuma atladı, öpüştük koklaştık. 7 yaşındaki kız
kuzenim başını örtmüştü, çok küçüktü o yüzden biraz
yadırgadım. sarılıp yanaklarından öpesim geldi. bir
tuhaflık olduğunu sezmiştim, sadece elimi uzattım.
kız kuzenim elini uzatmadı, sadece "hoş geldin" dedi.
gözleri parıl parıldı, o da sarılmak, abicim deyip
öpmek istiyordu, içi gidiyordu, biliyordum. yapmadı,
yapamadı. hemen yanındaki eniştem atıldı, elini uzattı
"hoş geldin yeğen" diyerek. ben de ona elimi uzatmadım.
öylece kaldı eli havada. önce anlamadı, öne doğru
seğirtti eli havada. "hoş buldum" bile demeden geçtim
yanından. sonra babamdan çok azar işittim. pişman
mıyım? hayır. bir daha o eniştemin elini hiç sıkmadım.
ve ne yazık ki, o zaman 4 ve 5 yaşında olan iki küçük
kız kuzenimin de ondan sonra bir daha ellerini sıkamadım.
şimdi hepsi genç kız ve evli. içlerinden birinin kocası
elini sıkmama müsaade ediyor. bir tek onun evini
ziyarete gidiyorum. kuzenimin elini sıkmayacaksam
evinde işim ne? ha, bu arada, el vermeyen iki kız
kuzenim amca çocuklarıyla evlendi.
aşktan değildir. toplumda görülse de mide bulandırıcı olaydır. kuzenle evlenmek aslında kuzenle nikahlı seks yapmaktır. akla ensest ilişkiyi getirendir. akraba evliliğinden meydana gelen çocukların varlığı devam ettikçe kuzen evlilikleri de devam edecektir.
türk kültürüne islamla birlikte giren bir olgudur. balkanlardaki ve batı anadolu'daki türkler halen bu tarz evliliği kabul etmemekte ve yasaklamaktadırlar.
not: bulgaristan göçmeni bir türk'üm. bizde bırakın kuzenle evlenmeyi, 7 kuşak içinde akrabalığın bulunduğu biriyle evlenemezsiniz, evleneni de hiç görmedim.