Yatağında doğruldu sigara paketini aradı elleriyle buldu ama içi boştu son sigarasını bir önceki gece içmişti onu hatırladı. Dolabından dikkatlice bir t-shirt aldı dolabının düzeni her şeyden önce gelirdi. Kendisini bildi bileli düzen takıntısı hep sürmüştü çünkü. Sigarasını ve kahvesini alıp geldi. Bilgisayarının başına geçtiğinde sanki dünyanın en huzurlu kişisi oluyordu. Maillerini kontrol etti önce ağır ağır. Sonrasında kalktı duşa girdi ve evden çıkmak için hazırlandı...
Yolda yürümeye başladığından beri sanki her şey o kadar güzel ve kusursuzdu ki huzuru buluyordu resmen. Burnuna gelen yağmur sonrası toprak kokusu ve güneşin o ince zayıf sıcaklığı ile yürüyordu yolda. Normalde sevmezdi sonbahar ve kış aylarını ama ilk defa böyle bir havada mutluydu...
Ofise geldiğinde herkesin harıl harıl çalıştığını gördü. Masasının başına geçti bomboş bilgisayar ekranını izliyordu sanki sonsuz bir boşluğa ya da denizdeki okyanus çizgisine bakarmış gibi. Mesai saati bitene kadar öylesine boş işlerle uğraştı ki kendine kendisi bile inanamıyordu. Nihayet mesaisi bitmişti ve artık gidebilirdi...
Yolda yürüdü yine ağır adımlarla yürümek onun ibadeti gibi bir şeydi. işe giderken hiçbir araç kullanmamak için şirketin hemen yakınında bir ev tutmuştu. Toplu taşıma araçlarından nefret ediyor ve araba kullanma korkusu ise araba almasına müsade etmiyordu. Evine geldi ve biraz oyun oynadı aptal bir online oyuna sarmıştı neden olduğunu bilmeden oynardı hergün 2 saat kadar bu oyunu...
Dışarı çıktı tekrar biraz içip dağıtma isteği vardı nede olsa ertesi gün mükemmel sıkıcı pazardı. iş yok, gidilecek yer yok. Teker teker her zaman takıldığı mekanları geziyordu. En sonunda barın birinde onu gördü. Garip bir çekiciliği olan onu. Ondan çok daha güzellerini görmüştü ama o garip bir şekilde çekici gelmişti. Konuşurken ki mimikleri jestleri devamlı gülümsemesi ve eğlenmesi. Uzaktan uzaktan onu izliyor dans edişini eğlenişini gördükçe aptal bir ifadeyle sırıtıyordu. Onun kendine bakması için dünyaları verebilirdi ama kesin bakmazdı bir kere aşırı tipsizdi ne yapabilirdi ki...
Sessizce evine döndü tekrar hiçbir şey yokmuş gibi yatıp uyudu. Ama uykusu defalarca bölündü. Rüyasında o kızı görüyordu ve tam onunla konuşacakken ona sarılacakken fırlıyordu yataktan. Kalkıp bir sigara içti ve film izlemeye başladı. Yıllardır vazgeçemediği 3-4 filmden birini izliyordu yine Vampirle görüşme. Brad Pitt'in insanlığını ne kadar sevsede Tom Cruise'un hırçın tavrını ve Antonio Banderasın karizmasının bir vampirle buluştuğunu gördükçe kesinlikle film bu diyordu...
Uyumadan sabah işe geçti. Yine her zamanki yaptığı gibi bilgisayarının başına gömüldü ama bu sefer bir farkla 1 haftadır ertelediği ve biriken işler vardı önünde acilen o tasarımları bitirmesi gerekiyordu. Ama aklı devamlı dolaptaki pasta da olan çocuk gibi o kıza kayıyordu. Acaba kimdi Her cumartesi gittiği barda ilk defa görmüştü onu. Daha önce görmediğine o kadar emindi ki şaşırıyordu nasıl yeredebilir diyerek.
işten çıktığı gibi bara gitti ve oturdu onu beklemeye başladı. 2 saat geçmişti neredeyse ve çok fazla içmişti. Kapıdan kızın girdiğini gördü ayağa kalktı ve kızla konuşmaya gitti...
Gözüne vuran güneşin ışığından rahatsız olduğunda farketti uyuyakaldığını ve yavaşça doğruldu yatağında. Rüya gördüğünü fark etti ve keşke öyle bir kız olsaydı dedi yatağın yanında ki ceseti hatırlamayarak...