Sabahattin alinin iyi eserlerinden, kuyucaklı yusuf bir kahraman değil sadece bir gariban.
bu kitabı okuduğumda kendimi okuyorum sanmıştım. Babamda ölmeden önce idareci sınıfındaydı ölünce ağam paşam diyenler şimdi gelipte nasılsınız diye sormuyorlar bile.
Aslında hepimiz yusufuz. Zenginin sözünün geçtiği şu dünyada garibana bırakılan yer kadar yusufuz.
filmini ilk izlediğim zaman muazzez'i canlandıran derya arbaş'a aşık olmuştum. ergenlik dönemleri işte ama çok sonradan öğrendim ki izlediğim dönemlerde derya arbaş hakkın rahmetine kavuşmuş. eski sevgilinin ölüm haberini almış kadar üzülüyor insan.
Sabahattin ali yine hayatın gerçeklerini, insanların içindeki şeytanı ortaya koymustur. Hayatta tek bir sey için insan herşeyi yapabilecek durumdadir, o şeyin adi paradir. Muazzez ve yusuf icin bir yol daha olabilirdi, eğer kesif bir eksimislik, küf kokusu saran toplum yapisi onlara dokunmadan durabilseydi. hayati acilarla dolu, çocukluğu ve ailesi elinden bir hiç sebebiyle alınan yusuf icinde kalan son insaniyeti de atını dağlara doğru surerken geride birakir, okuyucunun icinde acı birakir.
Toplumsal eşitsizlik ve adalet duygusunun zedelenişi, iktidar ilişkilerinin ve travmaların yalın psikolojik etkileri ve daha da fazlası. kendi yolunu çizememiş ve ışığını bulamayan bir kahraman ve başına gelenler.. anlatımı basit ve yalın, ki böyle yazabilmek sanıldığı gibi kolay değildir, hikaye ise olabildiğince gerçekçi kurgulanmış. çoğu zaman örtük bazı yerlerde ise aleni dönem ve düzen eleştirisi yapmaktan geri durmamış. ayrıca yazarın ilk romanı olması hasebiyle de ayrı bir öneme haizdir. aslında yazarı gibi yarım kalmış bitmemiş bir hikaye.
-------kitaptan alıntı---------
yusuf hayatında bir gün bile kendinden şüphe etmemişti. dünyada her şeyi yapabileceğine inanıyor, gelecek günlerden korkmuyordu. onu üzen bugündü. devam etmemesi icap ettiği halde sürüp giden bu hayat, onun nefsine olan itimadını da kemiriyor ve içinde şüpheler uyandırıyordu. bazen kendi kendine:
''Niçin ben hiçbir şey değilim?'' diye sorar ve buna kandırıcı bir cevap bulup veremezdi.
kendisinin dünyaya bir iş için geldiğini müphem bir şekilde hissediyor, fakat bu işin ne olduğunu bilmiyor ve etrafında kendisine ''bu benim işim!'' dedirtecek bir şey bulamıyordu.
yusuf bunları tahlil edecek seviyede olmamakla beraber, ''yerini bulamama''nın azabını bütün teferruatıyla duymakta idi. bu his herhangi bir işsizliğin verdiği can sıkıntısı veya endişeye benzemiyor, insanı gözle görülür bir şekilde eziyor ve yavaş yavaş, hayatta lüzumsuz olduğu kanaatini uyandırıyordu. kendinde her şeyi yapabilecek kuvveti görmek, sonra yapılacak hiçbir şey bulamamak... tükenmek bilinmez bir sabırla bir meçhulü beklemek... nihayet bütün bunları sisli bir havadaki ağaçlar gibi belli belirsiz, karışık bir şekilde hissetmek... bu, uzun zaman dayanılır şeylerden değildi.
sabahattin ali bize, bugün nasıl güçlünün güçsüzü ezmesi, parası olanın hep haklı çıkması normal geliyorsa, yüz yıl önce de bunun böyle olduğunu göstermiş.
son yirmi sayfasını nefesimi tutarak okudum. her yaşta insanın dersler çıkarabileceği güzel bir eser. kesinlikle tavsiye ederim.
Bugün bitirdiğim kitaptır Sebahattin Ali yine aynı acı sonla bitirmiştir.
Sebahattin Ali genel olarak genç yaşta evliliğe bir antipatisimi vardır bilmiyorum 3 kitabında kürk mantolu madonna olsun,içimizdeki şeytan olsun,kuyucaklı Yusuf olsun gençleri kahramanlar edinmiştir hep aynı benzer olaylar olmuştur kitabın ana karakteri genç parasızlıktan dolayı ilişkisini ya yürütememiştir ya da ara vermiştir kürk mantolu Madonna da babasın cenazesinden sonra ana karakterin Almanya'ya parasızlıktan geri dönememesi gibi içimizdeki şeytanda Ömer'in parasızlıktan karısına bakamaması aynı şekilde kuyucaklı Yusuf'un parasızlıktan eşine bakamaması hep benzer kurgulara yer vermiştir. Ama dönemin birçok görüşüne iğneleme yapmaktan onları eleştirmekten geri kalmamıştır büyük ihtimalle onları yazmasının amacı o görüşlere o insanlara gönderme yapmaktır.
Sabahattin Ali 'nin romanı. Anadolulu insanları tüm çıplaklığıyla önümüze seriyor;aynı zamanda hayatı değiştirecek önemli, bazen sırtımıza bir yük gibi binen olayların nasıl iki saniyede olup bittiğini gösteriyor bize. Biraz pişmanlık ve soğukkanlı bir karakterin içinde yaşadıklarını görüyoruz.
Okumaya başladığım ve okudukça notlar ekleyeceğim kitap:
1 Anadoluyu ama gerçek Anadoluyu, acilari, ilkelliği ve bizlik çıkmazlarıyla masum ve dürüst, yiğit ve tabiki romantik bir kahramanın gözünden anlatmış bir kitap.
2 Sabahattin ali bunu sık yapiyor. Çıkmazlar yaşayan aile fertlerin tahlilini.
3 Kitap mutsuz son ve isyan ettiren bir kurguyla bitiyor.
Yıllardır elime alıp alıp bir türlü başlayamadığım ama aldıktan sonra 2 günde bitirdiğim ve oldukça etkilendiğim Sabahattin Ali'nin ilk romanı.Bir kitaba başlarken kurgunun ne üzerine olduğunu olayların nasıl gelişeceğini aşağı yukarı tahmin edersiniz ama gerçekten beni şaşırtabilen sayılı romanlardan.Başlarken bu şekilde biteceği aklımın ucundan bile geçmezdi.