filmini ilk izlediğim zaman muazzez'i canlandıran derya arbaş'a aşık olmuştum. ergenlik dönemleri işte ama çok sonradan öğrendim ki izlediğim dönemlerde derya arbaş hakkın rahmetine kavuşmuş. eski sevgilinin ölüm haberini almış kadar üzülüyor insan.
Sabahattin alinin iyi eserlerinden, kuyucaklı yusuf bir kahraman değil sadece bir gariban.
bu kitabı okuduğumda kendimi okuyorum sanmıştım. Babamda ölmeden önce idareci sınıfındaydı ölünce ağam paşam diyenler şimdi gelipte nasılsınız diye sormuyorlar bile.
Aslında hepimiz yusufuz. Zenginin sözünün geçtiği şu dünyada garibana bırakılan yer kadar yusufuz.
bu kitabı okurken ben içten içe sinir krizi geçirmiştim. insanı çileden çıkaran bir karakter. sebahattin ali’nin bu kitabı ile “içimizdeki şeytan” kitabını sağlam bir psikoloji ile okumanızı tavsiye ederim.
sabahattin ali'nin en beğendiğim romanı konumunda. kürk mantolu madonna insanı derinden üzen yarım bırakan bir kitap ama gerçek hayatta olma olasılığı nedir diye düşününce biraz havada kalıyor. içimizde ki şeytan ise sıradan geldi. yani günlük hayatta duyabileceğimiz türden bir hikaye ama kuyucaklı yusuf bu iki kitabın arasında. ne kürk mantolu madonna kadar uçuk ne de içimizdeki şeytan kadar sıradan. benim açımdan çekiciliği ise budur.
Sabahattin ali'nin betimlemeleri ile okuyucuya film tadında bir ambiyans yaşatan romanı. "Ne güzel film olur bundan" dedim okumaya başladığımda. Sonra baktım filmi varmış gerçekten. 1985 yapımı bir film. Romanı okuduktan sonra filmini de izledim youtube'ta. Romandaki etkiyi alamıyorsunuz ama dönemin şartlarına göre bakıldığında fena sayılmaz film. Romandan senaryoya aktarılmamış çok yerler mevcut. Bazı yerlerde çekim hataları var. Ahmet mekin'in oyunculuğu fevkalade. talat bulut karaktere duyuguyu tam verememiş hissi veriyor. Yeniden senaryoya aktarılıp filmi yapılması gereken bir eser. nuri bilge ceylan'ın yorumuyla oskara gidebilecek bir eser bence.
Kuyucaklı Yusuf, Sabahattin Ali'nin ilk romanı.
" bir gün allah peygamberleri çağırıp sormuş, saadet nedir ? demiş. her biri kendilerine göre cevap vermişler. musa: arzı mev'uda gitmektir; isa: bir yanağına vurana ötekini uzatmaktır; buda: hayatta hiçbir arzusu olmamaktadır, yollu şeyler söylemiş. sıra bizim muhammed'e gelince: ' saadet, hayatı olduğu gibi kabul etmektir...' demiş. ne doğru söz ! hayatı olduğu gibi kabul etmeli ve ona ne bir şey ilave etmeli, ne de ondan bir şey eksiltmeli. " ( sayfa 151 )