halka ve türevleri hiç çekilmemiş olsa bile bilinçaltında çocukluktan yetişkinliğe taşıdığımız ürkünç sembollerden biri..tabi bunda içinde yaşadığı öne sürülen yaratıklardan çok, kuyunun üstünü kapatmaya üşenip, emanet edilen veletler çok yaklaşmasın diye içine düşüp sır olan çocuk hikayeleri döktüren anneanne/babaanne ve türevlerinin emeği vardır..
bu sıkıntılı geceden bir şey mi umuyorsun
sıcak su gibi sarmış çevreni
yıldızlı bir kuyuya düşmüşsün
ya da içinde yıldızlı bir kuyu var
gömleğinin düğmelerini çözmüş
ağzında sulu yaz meyvelerinin ballı tadı
terlemiş göbeğini yaz rehavetiyle sıvazlıyorsun
kalbin pırıltılı bir cevher değil senin
ah! kalbin morarmış vesvese içinde
duru ruhun miskin ve de çamur
her akşam çay bahçelerinde
avuntusuz denizin seyrine dalıyorsun
çayı değil denizi karıştırıyorsun
yalnızlığın tadı pek acı
lanetlenmiş bir kuyunun içinde boğuyor seni
aklı kör ve fikri şaşmış bir adam
pervane dönüyor beyni oyun yapıyor ona
ışığın aldatıcılığı gibi
sürüklenmiş bir sandığın içinden
hiç görmediği şeyler çıkıyor sanki
insanların gözleri ona köpekbalığı
güçlerini hissediyorum onların
güç bir elmastır
parıltısı insanları körleştirirken
köleleştiriyor bir yandan
ben de gücümü kınında saklanmış
bir kılıç gibi tutuyorum kalbimde
düşmanımı seçemiyorum pusudadır belki
kim bilir belki sevgili suretinde gözükür
kirpikleri kanıma batmış
belki de eşyanın içinde gizlidir
kim bilir bir diktatörün
altın kaplama dişidir
Ey Tanrım!
bir düşman mı arzuluyorum yoksa
kurulmuş bir saat gibi gergin
şüphelenip her şeyde görüyorum onu
sadece kutsal toprağımın
yeşil başakları içinde
kılıcımı saplamak istiyorum.