demokrasi'nin olmassa olmazı, mihenk taşı, temelidir. o olmadan demokrasi olmaz. ama türkiye'de demokrasi adına(!) bugün itibariyle ortadan kaldırılmıştır.
bugün itibariyle, türkiye cumhuriyetinin resmi başbakanı "kuvvetler ayrılığı bize engel oluyor" diyerek kuvvetler ayrılığını kendi istediklerini yaptırmayan bir sistem olarak yorumlamıştır. yakında demokrasi adına kuvvetler ayrılığı türkiye'de kaldırılabilir, haberiniz olsun diye diyorum.
başbakanın kurmak istediği düzene, engel gördüğü demokrasinin temel değeri ilke. kendisine arzu ettiği siyasal sisitemi sormak isteriz. ileri demokrasi mi? o yeee.
demokrasinin temel şartıdır ancak ülkemiz tarihinde asla gerçekleşmemiş uygulamadır çünkü ülkemiz gibi az gelişmiş, demokrasiyi kral seçmek zanneden toplumlarda iktidara gelen her gurup kuvvetler ayrılığını kendisine tehdit olarak görüp tüm kuvvetleri kendi etkisi altına alıp yönetmeye çalışmıştır ki en başından beri yasama ve yürütme iktidarın sultası altındadır.
Son yıllarda kadar yargı nispeten ayrı görünse de akp iktidarı döneminde yargı artık gizlisi saklısı kalmadan alenen yürütmenin kontrolüne girmiştir üstelik bunu şahsi çıkarları için yapan iktidar şahsi çıkarlarından ziyade bunu halk iradesinin doğal sonucu olarak halka yutturmaya çalışmaktadır.
bu konudaki temel felsefeleri basittir : en çok oyu alan benim partimdir o halde doğal olarak her şey üstünde söz sahibi olması gereken yine benim partimdir, üstelik madem ki millet egemendir o halde milletin egemenliği gereği her şey benim kontrolüm altında olacaktır.
bu çarpık demokrasi anlayışı ve onu harekete geçiren güçler doğal olarak bu iktidarın da sonunu hazırlamaktadır.
yasama, yürütme ve yargıdır. sözde hepsi bağımsız çalışır. kuvvetler ayrılığının amacı nedir? vatandaşının mutluluğunu sağlamak mı yoksa kendi varlığını sürdürebilmek için vatandaşını görmezden gelmek mi?
yazıdan bir alıntı:
"Kuvvetler ayrılığı sınıfsal bir ayrılığı ifade etmez. Kuvvetler tek bir sınıfın (burjuvazinin) elinde toplanmıştır, yasama da yürütme de yargı da burjuvazinin tekelindedir. Proletaryaya karşı bir birliktelik söz konusudur, ama burjuvazinin topak bir sınıf olmaması nedeniyle bir ayrılık vardır ve iktidar tek bir elde toplanmaz
Lenin bu ikiyüzlülüğü teşhir eder. Tüm gücü elinde bulunduran burjuvazi, bu kuvvetlerin işçi ve emekçilere karşı kullanıldığından bahsetmeksizin, sadece burjuvazinin içinde nasıl dağıtılması gerektiğini konu eder. işçi sınıfı devrimcilerine düşen görev öncelikle bu kuvvetlerin (birlikte ya da ayrı fark etmez) topunun birden işçi sınıfına karşı olduğunu vurgulamak olmalıdır. Toplumda egemen sınıf devlet iktidarına ve dolayısıyla erklere sahiptir."
günümüzde demokrasiyi ağzından düşürmeyen, yaptığı her faşistliği demokratikleşme adına atılan bir adım olarak niteleyen tayyip beyefendinin vakti zamanında(çok eski değil bir kaç yıl önce) kendilerine engel olduğunu söylediği olgudur. işin ağlanacak tarafı ise, kuvvetler ayrılığı'nın demokrasinin temel taşlarından biri oluşudur. ya bir insan göz göre göre yalan söyler mi? ya da bir halk göz göre göre yaşan söyleyen birini göremez mi?
modern düşünceye göre dunyada kabul edilen, iktidarın yasama, yürütme ve yargı arasında paylaştırılması ve bu üç organın birbirlerini denetlemesi anlamına gelir. türkiye'de ise hükümet(bakanlıklar,başbakan,akp), cemaat(gülen hareketi, emniyet, polis), kürt hareketi(pkk, bdp), şimdiki adına gezici denebilecek sol cephe(chp, ulusalcılar, sosyal demokratlar, sendikalar, kemalistler, çarşı, lgbt) ve milli eğitim bakanlığı eğitimi ve anadolu şovenizmi ile yetişmiş milliyetçi haraket olarak ayrılırlar. bunların iki veya daha fazlası birlikte haraket ederse genelde totaliter bir rejim ortaya çıkar. demokratik bir türkiye için bunların tasfiye edilmesi ya da birbirlerine üstünlük sağlayamayacakları bir düzen gerekir.