milletten zorla para toplayıp, köyleri haraca bağlayıp yol kesen, karşılığında düşman askerlere gerilla usulü saldırılar düzenleyen dağınık kuvvetlerdir. özellikle ege'de bu gerilla liderlerinin baskı ve zulmü o kadar artmıştır ki halkın büyük çoğunluğu yunan askerleri geldikten sonra kendilerini daha bir güvende hissetmişlerdir. mustafa kemal önderliğinde düzenli ordu kurulmasının ardından meclis kararıyla tasfiye edilmiş, dağıtılmışlardır.
tabi böyle kuralsız kanunsuz (liderlerinin bir çoğu asker kaçağı ve eşkiyadan oluşan) bir örgütü kağıt üzerinde bir kararla pat diye tasfiye etmek mümkün olmamış, kuvayı milliyeciler düzenli orduya karşı çeşitli yıpratma hareketlerine girişmişlerdir. liderlerinin bir kısmı intikam sözleri vermiş, ankara'ya gidip mustafa kemal paşa'nın kellesini almaya yemin etmiştir. tabi mustafa kemal paşa da boş durmamış bu örgütün düzenli orduya geçmeyen liderlerini teker teker avlatmış, idam ettirmiştir. 1921-1923 arası bırakın kuvayı milliyeci olmayı, kuvayı milliyeden bahsetmek bile ankara'da başınıza büyük dert almanıza, belki de yargılanmanıza sebep olabilirdi.
günümüzde atatürkçü olduğunu iddia eden bir kesimin "kuvayı milliye dernekleri" adı altında örgütlenmesi oldukça komik geliyor elbette...
onlar ki toprakta karınca,
suda balık,
havada kuş kadar çoktular;
korkak,
cesur,
cahil,
hakim
ve çocuktular
ve kahreden
yaratan ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır.
onlar ki uyup hainin iğvasına
sancaklarını elden yere düşürürler
ve düşmanı meydanda koyup
kaçarlar evlerine
ve onlar ki bir nice murtada hançer üşürürler
ve yeşil bir ağaç gibi gülen
ve merasimsiz ağlayan
ve ana avrat küfreden ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır.
demir,
kömür
ve şeker
ve kırmızı bakır
ve mensucat
ve sevda ve zulüm ve hayat
ve bilcümle sanayi kollarının
ve gökyüzü
ve sahra
ve mavi okyanus
ve kederli nehir yollarının
sürülmüş toprağın ve şehirlerin bahtı
bir şafak vakti değişmiş olur,
bir şafak vakti karanlığın kenarından
onlar ağır ellerini toprağa basıp
doğruldukları zaman.
en bilgin aynlara
en renkli şekilleri aksettiren onlardır.
asırda onlar yendi, onlar yenildi.
çok sözler edildi onlara dair
ve onlar için:
zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur,
denildi.
Birinci dünya savaşı sonrasında türk yurdunun işgaline karşı ilk direniş hareketlerini başlatan düzensiz birliklere verilen genel isim. Doğrusu kuva-i milliye olup ulusal kuvvetler anlamına gelir.
ilk kuva-i milliye hareketi Güney Cephesi'nde Dörtyol'da 19 Aralık 1918’de Fransızlara karşı başlamıştır.
Daha sonra Anadolu'ya geçen bazı subaylar tarafından Yunanistan'ın izmir'i işgaline karşılık gönüllüleri örgütlemeleri ile devam etmiş, düzenli birlikler kuruluncaya kadar kurtuluş mücadelesinin temelini oluşturmuştur. Halk arasında kısaca kuvvacılar olarak da bilinen kuva-i milliye mensupları kalpak giyerlerdi.
Savaş sonrası yenilgiyi ve türk yurdunun işgalini hazmedemeyen osmanlı subaylarının önderlik ettiği kuva-i milliye birlikleri, türk özgürlük mücadelesinin ilk kıvılcımlarını çakmış ve direnişin sembolü olmuştur.
Düzenli birliklere geçildikten sonra kuva-i milliye milis birliklerine ihtiyaç kalmamış ve mensupları düzenli orduda görevlerine devam etmişlerdir.
(bkz: Kuva-i milliye ruhu)
(bkz: kalpak)
ilk önce izmirin işgali ile ortaya çıkmış halktan oluşan düzenli ordu öncesi birlik.bu birlik belli şartlar ve kısıtlamalar altında mücadele ederek güney cephesinde ermeni ve fransızları bozguna uğratarak büyük başarılar sağladı.
Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalanmasından sonra, Anadolu 'da başlayan işgal eylemlerine ve azınlıkların ayrılıkçı eylemlerine karşı kurulan silahlı halk güçleridir. Fransızlar 'ın ve Yunanlılar 'ın işgallerine ve Ermenilerle Rumlar 'ın ayrılıkçı eylemlerine karşı oluşturulmuşlardır. Yurtseverler tarafından kendiliğinden oluşan bu örgütler, bölgesel kurtuluşu hedeflemişlerdir. Sivas Kongresi ile ulusal örgütlere dönüştürülmüş, sonradan düzenli ordu birlikleri içine alınmışlardır.