2 gün önce serseri dedim diye, ınkılap hocamız şevket hocadan feci azar yediğim güzel insanlar.
kuvayı milliyeyi savunmak için beni tam 10 dakika rencide etmek, sınır dışına pasaportsuz bile gideceğimi söyleyip(!) atatürk'ü çok seven bir türk genci olan bana, bir genç kıza söylenmeyecek türde hakaretler etmek suretiyle tarihten soğutmuştur. sakin bir şekilde seçtiğim kelimenin yanlış olduğunu izah etseydi bir eğitimci olarak belki o çok sevdiği atatürk'ün istediği gibi bi öğretmen olabilirdi. Bense 46 yıllık öğretim hayatına olan saygımdan, birazda bu kadar tepki göstermesinin şaşkınlığından ve utançtan sınıfın parkelerini saydım 10 dakika, sanki her yer karardı kafamın üstünde bir spot lamba ve şevket hocanın sesi, kabus gibi hatırladıkça irkiliyorum.
sözde değil, gerçek atalarımız, bu vatanı kurtaran dedelerimiz, ninelerimizdir. ellerinden, ayaklarından öpülesidirler. bir destan yazmışlardır. hele onlar 6 ekim 1923'te istanbul'a girerken sokaklarda olmak isterdim be usta...
Kuvâ-yi Milliye[2] (Osmanlı Türkçesi: قواي ملّيه), Anadolu'nun Yunan, ingiliz, Fransız, italyan ve Ermeni birliklerince işgal edildiği ve Mondros Mütarekesi ile ağır koşulların dayatıldığı dönemde çeşitli yörelerde Osmanlı ordusunun silahlarının alınıp dağıtıldığı günlerde doğan bir millî direniş örgütüne verilen isimdir. Kuvâ-yi Milliye, Kurtuluş Savaşı'nın ilk savunma kuruluşudur.
vakti zamanında ülkemizi yağmalayan coca cola'ya dur demiş ve yağmalamaya son vererek coca cola'dan haraç almış, vergiye bağlamış olan teşkilat...
1920 yılı ocak ayı...
batı anadolu, izmir, aydın yunan işgali altında.
aydın'dan izmir'e hareket halindeki bir kervan kuvayi milliye güçlerince, efelerimiz tarafından durduruldu.
bütün mallara türk milleti adına aydın kuvayi milliye riyasetliği tarafından el konuldu.
ertesi ay bir başka deve kervanı daha durdurulup mallarına el konuldu.
sonra bir daha, bir daha...
aydın ve izmir arasındaki sevkiyat tehlikeye girmişti.
osmanlı meyan kökü diye bir şey bilmiyordu.
meyan kökünün değersiz bir madde olduğu konusunda ikna edilmiş, bu bitkinin doğada kendi kendine yetişen "hüdayınabit" bir bitki olduğunu, değersiz olduğunu kabul edip, bu imtiyazı ingilizlere vermişlerdi.
ingiliz şirketi meyan kökünü köylülere toplatıyor, kilosunu 20 paraya (yarım kuruş) alıp fabrikada işliyor ve 6 kuruşa satıyordu.
işte kuvayi milliye'ye bağlı efeler, mc andrews and forbes company'nin bu düzenine çomak sokmuşlardı.
aydın bölgesinden meyan kökü ihracatı durmuştu.
coca cola hammadde sıkıntısı çekmeye başlamıştı.
soluğu sarayda aldılar.
hem ingiliz elçisi, hem abd'nin istanbul temsilcisi amiral bristol devreye girmişti.
kuvayi milliye'nin bu baskınlarını vahdettin'e şikayet edip, onların yakalanmasını, malların kendilerine teslim edilmesini istediler.
vahdettin; "kuvayi milliye ile temas kurulması ve bu meselenin halledilmesi" emrini verdi.
lakin kuvayi milliye, vahdettin'i muhatap dahi almadı.
mecburen ingilizler ve amerikalılar kuvayi milliye ile temas kurdular.
şükrü bey el konulan 5 kervan mal karşılığı kilogram başına 1.5 kuruş vergi aldı ve şirkete mallarını iade etti. daha sonra yapılacak her sevkiyattan da ankara hükümeti vergi almaya başladı.
izmir yunan işgali altındaydı, aydın işgal altındaydı, ama kahraman efelerimiz bu toprağa ait olan bir bitkinin bile yağmalanmasına müsade etmiyor, anadolu halkının hakkı olan vergiyi onlardan tahsil ediyordu...
şüphesiz ki bu durum, yakın zamanda kurulacak türkiye cumhuriyeti'nin osmanlı'dan çok farklı olacağını, topraklarını emperyalistlere yağmalatmayacağının bir işaretiydi...
türk evladı, unutma ki sen coca cola'dan haraç almış efelerin torunusun.
muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur...