evde çalışamıyorum bari gidip kütüphanede bi iki sayfa bişey okuyayım diyen bireyin,ortama ayak uyduramaması, sessiz ortamın etkisiyle esnemeye başlamasıyla yaşanan hadıse. lakin abesle iştigal etmektir, o ortamdaki çalışkan bireyler tarafından hoş karşılanmaz.
hazırlanan saçma program yüzünden 3 saat veya daha fazla beklemeniz gereken günlerde imdadınıza yetişen olaydır. bir de özel oda kaptı mı?, insan daha ne ister.
hollanda/wageningen'de kütüphane'de yaşayan tipler vardır. bu insanlar kütüphanede yer-içer, kütüphanede uyur. geç vakit kütüphaneye yolunuz düşerse, horultu sesleri duyarsınız. genelde az banyo yaptıkları için kokarlar fakat saçları başları dağılmış ve son derece paçoz giyinmiş olduklarından insanlarda "ben dahiyim" havası yaratırlar. hoştur. ayrıca bunların kendilerine ait köşeleri vardır, bazılarınınki temizdir bazılarınınki de pistir. Camlara yazı yazmak, camlarda matematik ile iştigal etmek en fazla zevk aldıkları olaydır. Temizlikçiler tarafından kovalanırlar fakat geri gelirler... bu insanlara kısaca homo bibliothecae denir...
olay genelde kendisi üzerinde bir sorumluluk olduğunu düşünen zatlar üzerinde gerçekleşir.Normalde hiç ders çalışmak istemezler ama yine de vicdanlarını rahatlatmak için kütüphaneye giderler.Ders çalışmadıkları içinde vakitlerini en iyi şekilde uyumakla değerlendirirler
uykusuz öğrencinin sayfalara bakarken, uyuyakalması durumudur. kısa bir şekerlemeden sonra arkadaşı tarafından uyandırıldığındaysa, uyumamış gözlerini dinlendirmiştir. ne tahta masa, ne demir sandalye uyumaya engel değildir.
şu sıralar yapılası en güzel ve uygun faaliyetlerden biri.
kütüphanelerin sessiz sakin sınav zamanı olmadığı için boş olmasından dolayı ramazan ayında olduğumuz şu günlerde uyumak için daha uygun bir mecra bulmak zordur. gerçi bel ve boyun ağrısını göze almak gerekebilir ama o da olacak artık.