hoşgörülü değil diyorsunuz peki diyelim öyle. en başta sen dahil her şeyi yaratması onu saygı duyulması gereken güç yapar ve sen saygısızlık edip, sevdiğin için fedakarlık yapmayarak dediklerine karşı gelirsen bu seni azaba sürükler ben bunda bir yanlışlık göremiyorum. sen yaşamakta olduğun kısacık dünya hayatının eziyet olduğunu düşünüyor olabilirsin lakin sonrasında durumuna göre sana vaadedilen cennet var. allah, seçimi insan iradesine bırakmış ve siz iradenize sahip çıkmayıp sonrada neden azap var diyorsunuz. mantık bunun neresinde? en basit örnek; bir sınava bile girmeden önce bazı şeylerden ödün verip çalışmak gerekiyor-çok bayıldığından zevk aldığından mı çalışıyor onca insan?-sınav sonucuna göre çalışmayan ve çalışanın yolları ayrılıyor biri iyi bir hayat sürerken diğeri kötü bir hayata mahkum oluyor. aslında hayat bir aşk testi gibi sadakatinizi ve sizi yaratan güç için nelerden vazgeçebileceğinizi ölçüyor. bitecek beşeri bir aşk için onca şeyi yaparken sonsuz bir aşk için neler yapabilirsin soru basit. ama sanırım siz sevmekten korkuyorsunuz. bu güne kadar size hep cehennem anlatılmış açın birde cennete bakın. ha bu arada gerçekten gaddar olsa yapacağınız minicik şeylerle sizleri affetmek istediğini yazmazdı. kur'an da ceza kelimesi 117 kere yazılmışken affetmek 2 katı yani 234 kere yazılmıştır. bilginize...
Fakirlerin, Allah tarafından cezalandırılmış insanlar olarak görülüp aşağılanması,
Eğitim ve öğretime önem verilmemesi,
Gibi durumların yaşandığı bir toplumda bu unsurları ortadan kaldırılması gerektiğini ve nasıl yapılacağı hakkında bilgi veren kitaptır Kuran.
Ama okumayanlar okuyanlardan daha fazla bu unsurlar için mücadele ediliyor.
Örnek : kuzey avrupa ülkeleri , arap ülkeleri.
Öyle bir kitap yazın ki insanlar okumasa da deneme yanılma yöntemi ile sizin kitabınızdaki hükümleri uygulamanın en doğrusu olduğunu keşfetsin ve yine öyle bir kitap yazın ki okuyanlar ise içindekinin tersini yapsın.
başlangıçta "sizden hiçbir ücret istemiyorum" dedikten sonra, şartlar olgunlaştığında "ganimetlerin beşte birini, malınızın kırkta birini ve ayrıca bana bir şey sormaya geldiğinizde sadakanızı istiyorum" demekten çekinmemek.
bu işler parasız olmaz dostum. hele ki bakılması gereken on küsur tane eşin varsa.
- sayfanın solunda 4 cm (cilt için), diğer taraflarında ise 2,5 cm boşluk bırakılmalıdır. isteğe bağlı olarak sayfanın sağ tarafı süslemelere ya da ilgli dinin ikonografisine ayrılabilir.
- özetlerden sonra, ana gövdeden önce, şekil ve resim listesi verilir. şekil ve resmin sapkınlık kabul edildiği dinlerin kitapları bu kuraldan muaftır.
- kitabın yazılış amacı ve ana bölümlerin konuları, kitabın orijinal dilinde ve ibranice olmak üzere iki ayrı sayfa halinde baş tarafta özetlenmelidir.
- kaynakça (önceki kutsal kitaplar, kutsal varlıkla yapılmış birebir görüşmeler vs.) numaralama sistemiyle ya da telif sahiplerinin soyadlarıyla belirtilir. bir eserde birden fazla telif sahibi varsa ilk müellifin soyadı yazılır. (örn: odin ve diğerleri.)
- teşekkür kısmında, referans verilmiş tarihsel ya da mitolojik kişilerle, kutsiyetin oluşmasında emeği geçmiş mistik ve kozmik varlıkların isimlerinin zikredilmesi adettendir. cansız kozmik varlıklardan (entity) ise ayrıca söz edilmez.
kimisinin kuran'ın yazılırken geri zekalılar tarafından da anlaşılmasının hedeflenmediğini iddia etmesine vesile olan hususlardır.
malum, geri zekalılık akli bir özürdür. akli özürü olanlar ise düşündüklerinden, yaptıklarından sorumlu değildirler; cennetliktirler. dolayısıyla kuran'ı bir türlü anlamayıp, yukarıdaki soruları soran "geri zekalıların"(!) cennetlik olduğu kesindir.
kendi hallerine bakmayıp, cennet ehline laf edenlere duyurulur...
Kur'an-ı Kerim'den dolayı imanımızda sabittir bir daha Kutsal kitap gelmeyeceği. Ve Her akıl sahibinin anlayacağı şekilde gelmiştir bütün kutsal kitaplar.
eğer bir kitap daha gelseydi ki gelmeyeceği muhakkak, akıl sahiplerinin yanında geri zekalıların da anlayacağı bir şekilde yazılmasını isterdim.
zira yazılanları, okunanları, çıkarılan yorumları ve konuşulanları görünce insan bunu diliyor.
iddialarınızı mantık çerçevesine oturtmak için boşuna zahmet edip, çırpınmayın...
mesela cennetten bahsedin. çocukları ölenlerin kederlerini yatıştırmak için de çocuklarının cennetlik olduğunu söyleyin. fakat "kafir çocuklarının durumu ne olacak?" diyenlere birbirini tutmaz yanıtlar verin.
"yahu henüz kişiliği oluşmamış bir bebek cennette ne yapacak? yetişkin hale getirilip, üstüne kişilik yüklemesi mi yapılacak?"gibi soruları hiç dert etmeyin; sormazlar.
hele ki "biz dünyada bunca ağır sınavlardan geçerken, iman ehli olduğumuz halde günahlarımız yüzünden bir süreliğine de olsa cehenneme atılmamız muhtemelken, erken ölen bebeklerin, doğup, kısa süre sonra ölmek gibi ellerinde olmayan nedenlerle gelişen olaylar sebebiyle cennetlik olması adil midir?" gibi bir soruyla karşılaşmayı hiç beklemeyin; onu da sormazlar.
kazara soran biri olursa "allah bilir" demek yeterlidir. soran şahıs yanıtınızı kabul etmez, ısrar ederse zındıktır zaten.
yazabiliyorsanız yazın bakalım kur'an'ın bir benzerini yazmaya gücünüz yetiyor mu görelim bütün insanlar ve cinler bir araya gelseler kur'an'ın bir benzerini yazamazlar diyor alemlerin rabbi olan Allah(cc) hadi bakalım başlayın çalışmaya rabbimize imanımız tam size ise zerre kadar inanmıyoruz.
gayet sıradan olan şeyleri yazıp "bakın ne kadar deliller var görmüyon mu" gibi tabirler kullanın.
örnek :
Geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde, Allah’ın gökten rızık indirip, onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde, rüzgarları değişik yönlerden estirmesinde aklını kullanan bir toplum için deliller vardır.
olay : gece-gündüz olması , rüzgar esmesi
sonuç : ibretlik deliller
gelecekte kötü insanların, kötü örgütlerin türeyeceğinden, bu kişilerin dini kullanacağından bahsedin. her dönem bu tarz örgütler zaten çıkacaktır, aa kitap haklıymış dedirtirsiniz.
ayetlerde esnek cümleler kullanın, anlamı nereye çekersen oraya gitsin. böylece sen hiç uğraşmadan insanlar ona ilahi bir anlam yükleyecektir.
sembolik dil kullanılmalı, bu anlam kapalılığı kesinlik belirtmediği için üzerinden netlik barındırmaz o yüzden ne sonuç çıkarsa çıksın semboller ona göre yorumlanır böylece kitap kendi içinde çökmez.
hatta hiçbir anlamı olmayan veya çok anlamlı kelimeler kullanıp kişileri belli bir netlikten uzaklaştırmak ve bu saçmalıkları yüceltmesini sağlayıp kendilerini aptal hissetmeleri de önemlidir.
ayrıca tüm varlıkları metafiziğe dayandırmak ve varlığı doğrulanabilir veya yanlışlanabilir alandan çekip temelinin hiçliğe veya yokluğa oturtmak da önemlidir.
yani bir din kitabı yazacaksanız asla netlik ve materyalist temelle oturtmayın ve kanıtı hedef almayın yoksa çöker.
