şimdi "kutsal nerede başlar?" sorusuna güzel bir cevap bulabildiğimiz takdirde; ikinci soru olan "hakaret nerede başlar?"la bu konu açığa kavuşur gibime geliyor.
hadi hakarete bir eşik uydururuz; deriz ki aptal'dan sonrası hakaret, "amcık"tan sonrası kaleye geçer. ama kutsalı denkleştirmek çok güç. misal az evvel yeni bir kutsal edindim kendime; perde! evet baktım ki perde'de hayata dair bazı erdemler ve öğretiler var, dedim ben buna iyisi mi tapınayım. nedir bu erdemler: beni dışarıya karşı saklıyor, güvenliğime ve mahremime olumlu yönde katkıları var. ne bileyim, güzel yani. ben etkilendim. gerisi sikimde değil açıkçası. şimdi artık perde benim kutsalımsa, hiçbirinizin perde'ye karşın tek cümle etmemeniz gerek. hiçbir alay unsuru haline getirmemeniz gerek. çünkü kutsal böyle bir şey.
hee "şimdi o senin kutsalın" demeyeceksiniz. çünkü diyemezsiniz. çünkü kutsal denilen şey, inananlarının sayısına göre +- değer kazanmaz. her inanç +1'le başlar. bu demek değildir ki sonradan milyonları peşine sürüklemeyecek. ne yani; islamiyet ilk meydana çıktığında inanan sayısı çift haneli rakamlardayken, daha mı az kutsaldı?
hal böyle olunca; kutsalın bir eşiği olmadığına varıyoruz. he tabii ki inançları eleştirirken "muhammed'in saçını sağa yatırması veya götünde çıban çıkması" tadında değil de, inançlardaki mantıksızlık ve çelişki kapsamında hafiften sarkazma bandırılıp servis edilebilmesi daha vaciptir. perde tarikatı böyle uygun görüyor.
ezandan nefret etmek başlığından sonra gündeme gelmiş olan başlık. kutsal olmayan değerlere gerçek anlamda hakaret varken ve bu gündeme getirilmezken, kimse pohpohlanmayı beklemesin.
kolayca yapılandır. oysa toplum olabilmenin temeli buradan geçer. yazdıklarımızı ve yazacaklarımızı iyi düşünüp analiz etmek farzdır.
ayrıca: (bkz: yazıktır insanlığımıza)
Biri Hindu nun ineğinden , diğeri paradan bahsedip kutsal kelimesinin kişiselliğinden dem vurup , hakaret kabuledilmesinin gereksizliğinden bahsetmiş. Madem kutsal bu kadar kişisel birşey , o zaman Şevki Yılmaz'dan gelsin.
Önce ananı gönder de eşitlik sağlansın.
Senin ananın kutsallığı seni ilgilendirir muhterem. Ben istediğim gibi eğer bükerim bu kavramı şimdi.
kutsal insanların(!), kendilerince kutsal değerleri, bir yaptırım aracı ve silah olarak kullanmaları sebebiyle, bunu sinir bozucu bir raddeye getirmeleri ardından da karşıdan aldıkları tepkiyi kaldıramamalarıdır.
böyle hakaret edince olmayan kalitelerini yükselttiğini sanan yazarlar var. ardından özel mesajla kendi aşağılıklarını aleni söyleme gereğinde de bulunmuyorlar mı çıldırıyor insan.
eleştirmek ile hakaret etmek arasında ki ince çizgiyi tam olarak algılayamamış insanların
ağızlarına pelesenk olmuş gidiyor şu özgürlük lafı. özgürüm işte istediğimi söylerim. Senin için kutsal ama benim için değil ne olcak şimdi gibi çocukça söylemlerle bile karşılaşılabiliyor.
Mesele neyi söylediğin değil nasıl söylediğimizle alakalı. inanmasak bile saygı göstermek ile alakalı.
Yoksa Afganistanda ki buda heykelini yıkan zihniyet ne kadar özgürse, hindistanda buna karşılık olarak kuran yakan zihniyette o kadar özgürdür.