gerçekten, şafak sezer' in oyunculuğuyla yücelmiş bir filmimizdir. insanımızın, o çok küçük ruh hallerini, mimiklerine kadar yerleştirmiş; filmi her izlediğinizde ayrı bir güzellik bulduran bir bir film haline getirmiştir. tek başına bütün filmin altından kalkmış; çevresindekileri kendi oyununa dahil edebilmiştir. bu bir başrol ayrıcalığı değildir. bu tamamen bir tarza uyumu dayatan yeteneğin kaprisidir.
ucuz yollu olsa dahi (bkz: kutsal kase) olgusundaki " kase " anlayisina tezat olusturup ilgi cekmeyi basarmis film adi.
bilindigi gibi hiristiyanlik alemi yuzyillardir kutsal kase'nin pesindedir.
ne oldugu tam olarak bilinmeyen bir olgudur kutsal kase..
bazilarina gore, gunahsiz meryem'in rahminden baska bir sey degildir. soyut bir kavramdir. yani elle tutulamaz gozle gorulemez.
ilginctir bizde " kase " ya da " canak " ile - argo olsa dahi - popo tabir edilir.
kisacasi buradaki damacana'ya da yukaridaki kaseye bakildigi gibi bakilirsa eger, damacana; " folofos olmus bir oreke " cikarimi yapmak pek ala mumkundur ki boyle bir cikarimda kutsallik aramak ne derece mantiklidir onun degerlendirmesini de sizlere birakiyorum.
ne kadar doğru olur mukayese yapmak bilemem fakat recep ivedik'e kıyasla daha iyi bir film. fazla bir beklentiyle izlemeyince güldüren yerleri var ki zaten çok reklam edilmedi film, dolayısıyla düşük beklentiyle girip gülerek çıkabiliyorsunuz filmden.
kafa insanlarla (bi de bunlar arkadaşınızsa tadından yenmez) izlerseniz acayip güzel bir film. hatta son yıllarda izlediğim en iyi türk filmi. eğer her bokta kusur arayan bi kişiyseniz izlemeyin derim.
dvd si uzun süredir elimde bulunan* dün gece uykusuzluktan izleyim bari deyip gece dört sularında attığım kahkalarla ramazan davulcusu işlevi gördürtmüş filmdir bana.filmi izlerken ne bi kim ki duk sakinliği bekledim ne bi kubrick sanatsallığı.gülmek için de izlemedim ama hayvanlar gibi güldüm valla.recep ivedik'le karşılaştırılmış çoğu sözlük ortamlarında gubidik sinefil yazarlar tarafından.ben recep ivedik'ten de az önce saydığım şeyleri beklemedim ama hakaten bayağı bi filmdi.neyse lan ben ricky gervais'in extrasını da izliyorum bunu da izliyorum.şafak sezerin çokta tatlı oyunculuğu var izleyin derim.
filmi mizah degileriyle hiç alakası olmayan ve de hayatında hiç ahmet yılmaz esprisi duymamış, görmemiş bir bünyeyle birlikte izledim. sonuç şu: ben 100 güldüysem o 10 güldü. yani olay bu. ahmet yılmaz senaryosu olduğu için bu abimizin ince zekasından üretilmiş onlarca şahane espri var filmde ve bunların neredeyse yarısı sıradan dialogların arasına serpiştirilmiş. anlayabilmek için biraz bu tür mizaha aşina olmak da gerekiyor.
sayın okur şimdi gecenin bu vaktinde tanım felan siktir edin direk konuya giriyorum.
türkiye'de mizah tutar arkadaş. neden mi tutar, çünkü bu ülkenin gülmeye 90 dakika da olsa 120 dakika da olsa uyuşmaya ihtiyacı vardır. ameliyat olmuşum sargılar suratımı kaplıyor, yüzüm balon gibi 4 gün malak gibi yatmışım. akabinde ayağa kalkabildiğim ilk saniye bilgisayara bakındım. youtube denilen paylaşım yuvasında kutsal damacana yazınca bölüm bölüm geldi namussuz film.
4 gün mal gibi yatmış olmanın verdiği saflıkla gülmekten dikişlerimi yırtıyordum, ağrı yaptı namussuz. bence bu kadar kıyıda köşede kalmasının sebebi basının götlüğüdür. gülmek isteyen her bünye mutlaka izlesin. şahsen citroen espirisi fevkalade idi.
son zamanlarda en çok güldüğüm filmdir . Recep ivedik'e 5 değil 10 atar . şafak sezer zaten komiktir , yanısıra espriler de 10 numaradır . bu filme gülmeyenin sadece espri anlayışı değişiktir . unutulmaz sahneleri :
- Şafak sezerin kaptana bağırması : bağırma lan milletin ortasında .
- şarap satarken : sen kafanı çıkardığında bu şarabın mantarını takıyorlardı .
- ne verecek lan 5 lira verir 10 lira verir . dolmabahçe sarayını verecek değil ya .
- eyşana : isterseniz yarın geniş bi ortak ikili yapalım .
- osurduktan sonra gıcırtı muhabbeti yapması .
- seleni ilk gördüğü sahne .
- araba yıkatan eleman : kuşum anjiyo olacak . yalnız evimiz gibi yapalım . çok titizim , gebertirim .
- aydagül : ev mandıraya döndü .
- satanistlere siktir çekme sahnesi . satanistin giderken söylediği : ömrümüzü verdik lan biz bu işe muhabbeti .
- tabi ki citroen muhabbeti .
- şafağın ersinin taklidini yapması : şu halimize bak şu halimize bak ...
- kilisede uyurken çancı diye yatağından sıçraması .
- ben kaç gündür uyumadım biliyomusun ? kaç gündür ? kaç gündür ? ..
- selene söylediği : küçücük zevk alıyorsam ne oliyim ..
ağzına kadar gülme makinesidir . eğer bu filmi Z.A.Z üçlüsü falan çekse komedi tarihine geçerdi be ..
eğlenceli, komik ve geyik bir filmdir. fena halde yarıcı diyalogları vardır. tabi insan çok elit olunca bayağı bulabiliyor bunları. espri anlayışınızı yiyim sizin.
en çok güldüğüm filmlerden biridir. şafak sezer'in oyunculuğu sayesinde gerçekten güzel olmuş, şeytan çıkarma üzerine kurulu yabancı misyoner filmleri güzel bir şekilde tiye almıştır. dört defa izledikten sonra filmi ezberleyince gülünmüyormuş orası da ayrı tabi.
ayrıca film daha çok durum komedisi üzerine kurulmuştur, küfüre değil de insanların düştükleri durumlarda verdikleri tepkilere güldürmüştür.
artin abinin kahve sohbetiyle beni yıkan film. filmi şimdi unuttum ama, dediğim sahneyi ezbere bilirim.
ama hakkını yeeyelim, kısıtlı bütçesine rağmen "fena sayılmaz" bi film..
şafak sezer'in canlandırdığı tiplemenin, içine şeytan girmiş kızın odasına ilk girdiğinde verdiği tepki aklıma her gelişinde yüzümde halen salak bir tebessüm oluşturmayı başaran absürd türk filmi.
ilk seferinde klasik önyargımla seyredip beğenmediğim, ikinci seyredişimde yarım yarım yarıldığım film olmuştur kendisi. bu kadar da dengesiz bir kişiliğim o ayrı tabi.