ağzıyla araba motoru, kapı zili taklidi yapmaktan başka bir yeteneği olmadığına inandığım bir başrol oyuncusuyla bir film ancak bu kadar olabilir. başrolde bu arkadaşın olduğu söylendiğinde asla gitmemeliyim dedim. fragmanı izledim, iyiki gitmemişim dedim, burada yazılanları okudum, yaw gitmemekle ne iyi etmişim dedim.
sinan çetin'in kağıt filmine gitmeyi planlarken, kağıt filminin daha o sinemaya gelmemesi ve arkadaşların yoğun istekleri doğrultusunda bu filme gittim. allah da benim belamı versin. rezil bir film, yine küfür ve osurukla seyirciyi güldürme çabası, berbat oyunculuklar... "ulan ne bekliyordun ki sanki" diyebilirsiniz. evet fazla bir şey beklemiyordum ama bu kadar da sinemadan, güldürüden uzak bir yapım beklemiyordum.
digitürk salonlarından film hakkım olduğu için gecenin bi yarısı ilk filmin cazibesine kapılıp aldığım, ardındanda hayatım boyunca etmediğim küfürleri ettiğim film. iş bu entryi okuduktan sonra bu filme giden yada dvdsini alma teşebbüsünde bulunan bi yaratık olursada allah cezasını versin. ağzıma sıçsalardıda bu filmi satın almasaydım.
benim gibi osuruğa, küfüre bile gülebilen yüzeysel bir adam için bile berabt bir film. bi bitmediniz gitti sahnesi bide yiyişyonuz mu lan siz sahnesinde tıhss şeklinde tebessüm ettim gerisi gerisi bombok.
türk sinemasının her dönem yaptığı yanlışlıklardan bir tanesidir. ne tuttuysa aradan zaman geçirmeden üzerine devamları çekilmekte ve halkı filmden ve sinemadan soğutmaktadırlar. 1980'lerde de aynı senaryo yaşanmıştır. özgün projeler büyük bütçeler yerine kapkaç tabir edilen düşük bütçeli devam filmleri bu sinemanın yine gerilemesine sebep olacaktır.
yazıklar olsun bir ihtimal komiktir deyip gittiğimiz film bu kadar mı berbat olur verdiğim o 20 tl ye acıyorum her şey kötü oyunculuk yok, senaryo yok, yönetmen yok her şey kötü parayı çalsalar cebimden bu kadar küfür etmezdim çok yazık.