içindeki su kullanıldıkça bitmeyen damacanadır.
içersiniz, içersiniz bir bakarsınız hala ağzına kadar dolu.
altına geçmek sureti ile duş alırsınız, pompaya bastıkça sular akar ve fakat bir damla su eksilmez.
işte böyle kutsaldır.
şaka lan şaka, filmmiş.
susuz ankaralıya tanım yaptırtırsan böyle olur.
var böyle bi damacana modeli ve gayet, tabi ki, yine japon üretimi olup havadaki oksijen le su üretir. sicak veyahult soğuk olarak sizlere sunar tadi da su gibidir. fiyati bin ytl türk lirasi civaarindadir.
bu gün sinemada fragmanını gördüm bunun, "bloody", "scary" ibarelerinden sonra geyik konuşmala filan girdi -böyle papazlar filan- sonra "exorcism" filan dendi anlayamadım ben. ne ki bu?
ön yargılardan uzaklaşılması halinde eğlenebilinecek bir film. kurtlar vadisi ırak'ta bile 5 kişiye bilet satabilen bir sinemada neredeyse solonun tamamının dolu olması, çoluğunu çocuğunu kapanın filme gelmesi biraz şaşırtsa da kabadayı'ya yer bulamayanların istilasıydı muhtemelen.
şafak sezer beklentilerimin oldukça üstünde, bol küfürle bezeli performası ile ilk başrol deneyiminin hakkını vermiş.mimikleri çok iyiydi.
filmin ilk yarısı tatminkar olmasa da ikinci yarı oldukça tatminkar.her ne kadar ahmet yılmaz faktöründen dolayı beklentiler maksimum olsa da, kesinlikle sıkıcı bir film olmamış. mehmet ali erbil'in oynamaması gibi bir durum var zaten ki; tadından yenmiyor vallahi.
diyeceğim şu ki; gidip görenin verdiği paraya sövmeyeceği, eğlenceli zaman geçirebileceği bir film.
fragmanın kötü olmasına rağmen komik ve eğlenceli olduğunu düşündüğüm film. oyuncu kadrosunun çok geniş olmamasına rağmen, eldeki malzeme ile iyi bir iş çıkarılmış diyebiliriz. özellikle şafak sezer'in oyunculuğunun hakkını teslim etmek lazım. mimikleri bile insanı güldürmeye yeter zaten. filmin diğer oyuncularına gelirsek;
ersin korkut gerçekten iyi bir performans sergilemiş, tıpkı şafak sezer gibi. eyşan özhim ise bana biraz tutuk geldi gibi. yine de o eşsiz güzelliği ile durumu kurtarıyor. diğer oyuncuları da ortalamanın üzerinde gördüm.
bu arada kutsal damacana'ya kabadayı filminde yer bulamadğım için gitmiştim. iyiki de bu filme gitmişim diyebilirim. hazır okul stresi yeni başlarken ilaç gibi geldi.
bu arada salonun da full çektiğini söylemek gerekir. ben bu kadar seyircinin geleceğini tahmin etmezdim. tabi bayramın da bu konu da büyük bir etkisi var.
kreatif bir isme sahip olan ama çok komik olmayan bir film. kurguda bir eksiklik var. sevişme sahneleri falanda filmden kırpıldığı için oldukça kısa. açıkçası eyşan cannes'i biraz zor alır.
ilk yarısında uyumaktan kendimi zor aldığım, ne zaman gülmeye başlayacağız diye sabırsızlık içinde beklediğim filmdir. ikinci yarısından sonra beklediğime deydi diyebilirim biraz.
oldukça komik repliklere sahip olan filmdir..özellikle iki sahnede dakikalarca güldürmüştür;
fikret gemiden kovulur..gemiden atlarken;
'arkadaşlar ben gidiyorum, hakkınızı helal edin'...arkadaşları fazla umursamaz..bunun üzerine; ' .mına koduklarım o kadar mesaimiz var, insan bir nereye gidiyorsun der'..ve bunu söylerken o kadar umursamazdır ki..*
kızın durumunu inceleyen doktor kızla ablasını uğurlarken hademe gelir ve;
' başhekim ortalıkta dal daşşak dolaşmasın, adam gibi giyinsin dedi' der.
Saçma bir film olacağını bilmiyor muyduk? tabi ki biliyorduk. zaten isminden de anlaşıldığı gibi saçma sapan film. scofield zeka pırıltıları beklememek lazım.
film sanatsal prodüksiyonel olarak kötü olabilir ama insanı kanırta kanırta güldürüyor. bel altı mı? evet bel altı ama gidin görün. stresinizden 1.5 saat alıkoyacaktır sizi.
şafak sezer ve erkin korkut'un alıp götürdüğü mizahi bir film. güzel işlenmiş bir küfürlü mizah var. ayrıca diyaloglar yarmaktadır. kesilmiş sevişme sahneleri biraz moral bozsada * izlenesi, gülmek isteyenlerin gitmesi gereken bir film. settar tanriöven'i unutmak ayıp olur kanımca oyunculuğu her zaman ki gibi on numara.
safak sezer icin gittigim güldügüm filmdir. vasatin biraz üstü kalitede bir film olmus. orjinal olmayan konusu da cabasi tabiki. ayrica (bkz: holy shit)*