Kurşunkalemin bugün bildiğimiz şeklini Fransız kimyacı Nicolas Conte vermiştir. Kil ve graphite karışımını yakıp tahtadan silindir çubuklar içine koyan Conte; 1795' te patentini almıştır. ilk kurşunkalem fabrikasını ise 1861' de Eberhard Faber, New York' ta kurmuştur.
kırmızı kalem'in ekürisidir.. tükenmez ve dolmakalem ile sadece soyadları aynıdır belki amma kesinlikle farklı karakterlere bürünmüş kardeşler gibidir..
hayatınızı yaz(a)madığınız kalem, zira silgiyle silinebilen kurşun kalem, hayatınızsa silin(e)mez sabit bir kalemle her an yazılıyor.. misal bir tükenmez kalem, bir dolmakalemdir attığınız her adımın ve yaptığınız her işin karşılığı.. oysa ne çok isterdiniz bazen sil(e)bilmeyi... denediniz ve... çok istediniz fakat olmadı... işte bu yüzden "kurşun kalem" asla ve asla "hayat" değildir... masumca geçirdiğiniz çocukluğunuz ve idrak etmeden önce yaptığınız yanlışlarınızdı. aslında idrakinizden ve masumluğunuzdan önce onlar yanlış bile sayılmazdı...
ne çok isterdiniz hayatınızı "kurşun kalem" ile yazmayı... silmeyi, yazmayı, silmeyi tekrar yazmayı... oysa..
tıpçılar tarafından eksikliği hissedilmeyendir. neden derseniz komiteler test oluyor, optik forma da kurşun kalemle işaretliyorsunuz. tükenmez kalem yasak!
basmalı kalemlere göre çok daha dürüsttür. yarı yolda bırakmaz. ihanet etmez.
bir türü vardı bunun. rengi açık yeşildi esnekti böyle biraz kıvrılıyordu ama plastik değildi ahşap gibiydi (plastik kalemleri demiyorum). bunun adı neydi be? sabahtan beri düşünüyorum çıkmıyor aklımdan.
Kurşun kalem kurşundan yapılmamasına rağmen öyle denilmesinin sebebi 16.yy da grafiti bulan ingiliz bilimcinin onu kurşun elementi sanmasıdır. dostum aklın neredeydi senin?
yazmak için üretilse de benim için kullanım alanı çok geniş olan bir buluştur kendisi. yazmanın dışında insanlara fırlatmak, trampet çalmak, sinirlendiğinde ayağının altında ezmek, topuz yapmak, kulağın arkasına koymak, dudağın üstünde tutup bıyık yapmak, öndekinin sırtına batırmak için de sıkça kullanırım.
ilkokul yıllarının yazma kalemıydı. Sonra 05, 07 gibi uçlu kalemler çıkmıştı. Alısmakta zorlanırdık, çıtır çıtır kırılırdı.
Ogretmeler de hiç sevmezdi. Onlarda " bir kurşun kalem verin " derlerdi. Çöp kutusunda aç babam aç. Ucu çok sivri olursa " çıt" diye kırılır, kalın olursa yazı satırlardan taşardı.
Bugün temizlik yaparken evin hiç ummadığım bir yerinden çıktı, zaten benim de değil. Hazır yazacakken kurşunla yazayım dedim, yazamadım. Unutmuşum.
Hatta 4 yıldır kurşun kalem görmemiş bile olabilirim.
Tükenmez yada pilotla bile yazmakta zorlanırken kurşun bi farklı geldi, ilkokul yıllarımda hissettim kendimi, heyecanlandım.