abartılan savaş. asıl adı milletçe mücadeledir. bir kemaliste anlatır gibi bak güzel kardeşim, sadece yunana karşı savaşılmıştır. 7 düvel yoktur, ingilizlerle fiili hiçbir şekilde çatışmaya girilmemiştir.
Türk halkının topyekün savaşa girdiği iddia edilen savaştır. Ama yanlıştır. Türk Halkı değil Vatansever Türkler kazandı. Düşman Polatlıya kadar geldiğinde Ankara Kalesinde Seymenler hala oyun oynuyordu... Atatürk ve yanında savaşa giren halk sadece "VATANPERVER" olan kitleydi... Artık bunu bir anlayalım... Belli başlı kahramanlara bakarsak bile sadece bölgesel hareketlenme yaptığını anlarız... Vatan elden giderken bağını bahçesini bostanını düşünen insancıklar o dönemdede vardı... Günümüzde bu biraz daha ileri seviyede ama o zaman nasıl kurtuluş mücadelesi verildiyse şimdide sadece Vatansever kitle ile bu mücadele verilebilir... insanlar uyansın yeter.
kurtuluş savaşında ta orta asyadan çıkıp gelen 2000 kırgız süvarisi 6000-7000 km yol kat ederek onurlu davamızda bize destek olmuştur keza aynı şekilde Özbekler,azeriler ve kazaklar da öyle
Lazlar karadeniz de neler yapmamıştır,ölen askerlerin bazıları da çerkes,gürcü kökenli dır.
işte bu ülke bunların ülkesidir isyan çıkarıp işi zorlaştıran kürdün, ermeninin değil.
Atatürk, öncelikle iç isyanların bastırılmasına, ülkede iç güvenliğin sağlanmasına son derece önem vermiştir lakin ders kitaplarında nedense bunların üstünde fazla durulmaz. Merak edenler için Kurtuluş Savaşı sırasında yaşanan iç ayaklanmalar şunlardır:
Ali Batı Olayı (11 Mayıs 1919 – 18 Ağustos 1919)
Ali Galip olayı (20 Ağustos 1919 – 15 Eylül 1919)
Birinci Bozkır Ayaklanması (29 Eylül 1919 – 4 Ekim 1919)
ikinci Bozkır Ayaklanması (20 Ekim 1919 – 4 Kasım 1919)
Birinci Ahmet Anzavur ayaklanması (25 Ekim 1919 – 30 Kasım 1919)
Birinci Düzce Ayaklanması (13 Nisan 1920 – 31 Mayıs 1920)
ikinci Düzce Ayaklanması (19 Temmuz 1920 – 23 Eylül 1920)
Şeyh Eşref Ayaklanması (Hart Olayı) (26 Ekim 1919 – 24 Aralık 1919)
Kızılkuyu Olayı (28 Ekim 1919 - 29 Ekim 1919)
Apa Çarpışması (28 Ekim 1919)
Dinek Çarpışması (1 Kasım 1919)
Demirkapı Çarpışması (15 Kasım 1919)
ikinci Ahmet Anzavur Ayaklanması (16 Şubat 1920 – 19 Nisan 1920)
Kuva-i inzibatiye (18 Nisan 1920 - 25 Haziran 1920)
Üçüncü Ahmet Anzavur Ayaklanması (10 Mayıs 1920 – 22 Mayıs 1920)
Birinci Yozgat Ayaklanması/Birinci Çapanoğlu Ayaklanması (15 Mayıs 1920 – 27 Ağustos 1920)
ikinci Yozgat Ayaklanması/ikinci Çapanoğlu Ayaklanması (5 Eylül 1920 – 30 Aralık 1920)
Zile Ayaklanması (25 Mayıs 1920 – 21 Haziran 1920)
Aynacıoğulları Ayaklanması (1918 - 21 Kasım 1923)
Milli Aşiret Olayı (1 Haziran 1920 – 8 Eylül 1920)
Cemil Çeto Olayı (20 Mayıs 1920 – 7 Haziran 1920)
inegöl Olayı (20 Temmuz 1920 – 20 Ağustos 1920)
Çopur Musa Ayaklanması (Afyon'da) (21 Haziran 1920)
Kula Olayı (27 Haziran 1920 – 28 Haziran 1920)
Konya Ayaklanması (2 Ekim 1920 – 22 Kasım 1920)
Demirci Mehmet Efe Ayaklanması (1 Aralık 1920 – 30 Aralık 1920)
Çerkez Ethem Ayaklanması (27 Aralık 1920 – 23 Ocak 1921)
Koçgiri/Koçkiri isyanı (6 Mart 1921 – 17 Haziran 1921)
intikam Alayı Ayaklanması (Temmuz 1920)
Pontus Ayaklanması (Aralık 1920 - 6 Şubat 1923)
insanlık tarihinde binlerce savaş arasında aidiyet hissederek göğsümü kabartan, okudukça gözlerimi dolduran duygulandıran tek savaş.
evet, dünya tarihinde kurtuluş savaşından daha büyük daha kanlı daha kahramanca savaşlar olmuş olabilir. hatta bu topraklarda dahi olmuş olabilir. (bkz: troya) (bkz: çanakkale savaşları) ama benim direk aidiyet duyup keşke ben de orada olaydım diyebileceğim tek savaştır.
emperyalistlere karsi verilen savas, o zamanlar soviet union (kim olduklarini soylemeye gerek yok) en buyuk yardimi bunlar yapmis, bize silah ve parasal yardim gondermisler, ancak dikkatinizi cekerim siktigimin ummetci arapları yine piyasada yok, tek tük hint muslumanlari az bucuk gereç gondermiş o kadar, karsidaki dusman emperyalist olunca boyle oluyor, savasi kazandiktan sonrada sovyetler kendi rejimini bize tanitmak ve bizi kendi safina cekmek icin profesorler ve devlet adamlari gondermisler, 1929 ekonomik buhranindan etkilenmeyen sovyetler kendi devletci anlayisini bize onermis, o zamanki politika ve inkilaplarda yine devletcilik esas alinarak gerceklestirilmistir, aslinda su an eksen kaymasi denilen olay o zamankinden pek farkli degil aslinda, 100 yilda ne dogu blogu ne bati blogu degisti, degisen biziz, ama olumsuz yonde, 1950 lerden sonra avuclarina dustugunuz atlantikciler bizi hem yobazlastirdi hemde borclandirdi iliklerimize kadar, kaynaklarimizi kullanmamiza dahi kisitlama getirdiler, komunizm o kadar kotu bir algiyla yayilmiski halkimizda, sosyalist-komunist lafini duydumu urperiyor, halbuki bu topraklarda uygulanacak yegane kazanacak sistem komunizmdir, ozel mulkiyetin yasak olmasi soz konusu degil, yanlis bir algi var, emperyalistler nabza gore serbet veriyorlar ve basarililarda, su saatten sonra bu mevzu natodan cikalim mevzusu degil artik, dogrudan yobazlarin tasfiyesi mevzusudur, perincek gillerin soylemlerine bakarsak acik sekilde bunu gorebiliriz.
Ulan elin yabancısı ABDli diplomat olayı çözmüş, Atatürk'ü anlamış, bizim cahil, 3 + 3'ü toplayamayan, kafayı dinle bozmuş, onu bile olması gerektiği gibi yaşayamayan şaklaban yobazlar çözememiş.
Yabancı bir sitede, Türkiye Kurtuluş Savaşı'nı nasıl kazandı sorusuna ABDli eski bir diplomatın verdiği yanıt. Şu basit yanıtta bile satır aralarında Atatürk'ü hayranlık gizli.
Three things come to mind:
- A change in leadership. Instead of the exhausted Ottoman sultan who had picked the wrong side in WWI, Turkey had a new leader: Ataturk. He was young, motivated, and had a clear idea of what he thought Turkey should be.
- Turkey was now fighting for a much smaller area, not the sprawling empire. This meant that the lines of communication were shorter and were all internal to the country. This makes it much easier to quickly move troops and supplies to where they're needed. In other words, the fighting becomes simpler.
- Ataturk called upon the Turks' own sense of identity and nationalism to fight what he portrayed as aggression and occupation. He didn't have to solicit the support of a dozen different ethnic groups and try to convince them to fight for something that may not have been to their own benefit.
Çok talep gelirse çeviririm. Ama basit bir dille yazılmış, genel anlamı çıkarması kolay.
Pek bilen cikmaz ancak turkiye ile rusya nin arasindaki anlasmadaki turkiyeye saldiran olursa rusya da savasa girecektir maddesiyle ozellikle ingilterenin gozu korkmus ve turkiyenin masa basinda eli bayagi bir rahatlamistir.
Yunanlılarla yapılan savaştır, gel gör ki 7 düvelle savaşmış gibi lanse edilir. he yav he ingilizleri istanbul'dan süngülerle çıkarttık. Ortada bir anlaşma olduğu aşikardır.
karar alınır. kongreler halk da hazır
düşmanlardan vatan kurtarılacaktır.
ordu millet el ele birlik ve beraberce denilir.
vatanımız düşmanlardan kurtarılmıştır.
Atatürk ve silah arkadaşları var vardır.
bizlere bu vatanı armağan yapmışlardır.