bazı zihniyetlerin bir türlü kabullenemediği ikili. her ne hikmetse hem yediden yetmişe bir ulusun topyekün verdiği mücadele, hem de bu mücadeleye önderlik etmiş mustafa kemal bu zihniyetin bir yerlerine batmaktadır.
derdiniz ne sizin oğlum? bağımsızlığınızı kazanmanız niye bu kadar koyuyor, niye bundan acı çekiyorsunuz? illa boynunuzda bir tasma, birilerine köpeklik mi yapmak zorundasınız? nesiniz siz ya nesiniz ?
şaşkın yorumcuların, ukalaca tavırlarıyla tarihin nasıl büyük bir çöplük haline geldiğine iyi bir örnektir, şu okuduklarım. neresinden tutsam elimde kalacak şekildedir ama uzatmamaya gayret göstereceğim. öncelikle mustafa kemal, osmanlı askeridir. osmanlı'nın kurtuluşu için canını vermeye hazırdır. (bkz: çanakkale savaşı). olması gerekende budur, kökü olmayan nasıl ölmeye mahkumsa, köklerini bilende geleceğe damga vurmaya mecburdur. o yüzden vahdettin ile ilgili sözleri objektif olmasından kaynaklanır. yakın ilişkisi de vahdettin'i ikna edebileceğini düşünmesinden. ama olmamıştır vahdettin, ingilizlerle anlaşmış, atatürk'e başka yol bırakmamıştır. manda ve himaye kabul etmeyen '' asker zihniyeti'' bu ülkede hiç bir zaman yanlız kalmamıştır. kurtuluş savaşı, ülkenin dört bir yanında, fransızlara, ingilizlere ve italyanlara süngüsüyle, silahıyla, bombasıyla sürekli mücadele eden düzensiz gruplarla , devrimcilerle hareket ederek büyümüştür, manda ve himaye kabul etmeyen. bir yanlışı daha düzeltelim: fransızlar değildir silahlarını bırakan, italyanlardır. emperyalistlerin kendi arasındaki uyuşmazlıktan faydalanılmıştır. çünkü ingiltere hakim güç olarak, söz verdiği bölgelere kendisi yerleşmek istemiş ve bütün savaş aygıtlarını yunanlılara devretmiştir, ''sonradan kolay kazıklarım bunları'' diyerekten. kurtuluş savaşı bu yüzden emperyalizme karşı savaştır. rusların yaptığı da silah ve para yardımıdır. tıpkı, afganlardan, arjanti'nden, tunus'tan ve geri kalan 30 ülkeden yapılan yardımlar gibi. ezilen dünyanın umududur türkiye devrimi, her ne kadar salakça çemkirmelere maruz kalsa da.
edit: bir gün sadece bir gün adam gibi eleştirilsin istiyorum, ''evet budur üstad, katılıyorum'' diyeceğim, dişimi kıracağım. eleştirilecek yönleri de vardır. tanrı değildir mustafa kemal, peygamberde değildir. bu ezik eleştirilere cevap yazmaktan yazamamışızdır.