80 yaşlarında mardinli teyzemizin çok güzel lafı vardır. kızlarına der ki, başörtülerinizi rahibeler gibi bağlamayın. siz Müslümansınız. farklı olmak zorundasınız. bakın onlar boğazlarını sıkıp bağlıyorlar. allah kitabında bize, başlarını örtsünler ve fazlalık kısımları göğüslerinin (dekoltelerinin) üzerine düşürsünler diye tarif ediyor. başka tarif yok. kraldan çok kralcı olmanın lüzumu da yok.
hülasa, kadınlar başlarını sadece ve sadece Allah'ın emri olduğu için yani inançları yüzünden örterler. gayrısı ruhi çıplaklıktır.
türbanın kimlerden sonra çıktığını bilen bilir. anadolu' lu nene hatunlarımız vardı aslanlar gibi. dolayısıyla anadolu bağı vardı o zamanlar. türban elbette ki yoktu.
eskiden türban yoktu çünkü herkesin ortak bir olgusu vardı savaşta barışta aynıydı herkes bu ülke için savaştı sen açıksın sen kapalısın demedi, ama türban ortaya çıkınca insanlar hangi ideolojiyi benimsediğini çeşitli türban bağlama şekilleriyle zaten belli ettiler. kafaları da beyinleri de türbanla birlikte küçüldükçe küçüldü.
beyni sulanmış, aklı kıt türban fetişleri başörtüsü ile türban arasındaki farkı anlamadığı için bol bol bu başlığa yazacaktır.
gerizekalı kurtuluş savaşında türbanın olup olmamasına bakacağına bu ülke ne için savaşmış orda ona bak sxen şimdi rahat yaşa diye orda insanlar şehit olmuş sen hala türban diyorsun .