tarihini bilmiyorum, bu kürtçe hedesi kanallarda yayımlansın zamanları. efendim yer yerinden oynadı, kürtçe de kürtçe. eylemler, bağırışlar, çağırışlar. sözde hak arayışlar. sonra geldi bu yasa, trt denilen türkiye nin en iyi kanallarından ki kendisi her hükümete göre değişiyormuş- bir arkadaşım söyledi- sonra noldu, her kanallarda kürtçe şarkılar pörtledi, cortladı, zırtladı..
lan dedim noluyoruz, nereye gidiyor olum bu ülke, hani tek dil, tek bayrak, tek yürektik lan biz. bu mu lan tek dil tek bayraklılık. utanmıyormusunuz diyeceğim kendi kendime güleceğim, gülüyorumda..
sonra efendim noldu biliyor musunuz? biliyorsunuz tabi ki. her kanallarda kürtçe şarkı söyleyen varlıklar. sanki kürtçe şarkı söylemek bir şeyde, herkesin dilinde , birazdan boğulacak edasıyla kelimeler, lakırdılar. ne lan bu. kürtçe bilmeyen bile şarkıyı ezberliyor, şarkıyı söylüyor. aferim diyoruz ve gerisini bekliyoruz diyeceğim ama olmadı..
alın bakın ne trt kanalında kaldı o kürtçe yayın ne de şarkılar. neymiş efendim, bir hevesmiş. anlıyacağınız boşa geldi ve geçti. yani boşuna böyle abudik gubidik şeylerle gündemi meşgul etmeyelim. kadın programları gibi daha güzel konulara değinelim, ya da magazin. bilgimiz kültürümüz artsın değil mi?
kürtçe şarkı söyleyerek adam oludğunu sanmıyorlardır. o dili konuşan insanlara karşı, allah ın şarkı söyleyen kişiye verdiği yeteneği sergilemektedirler. onlarca dilde şarkı yazılıp söylenmekte ve bunda hiç bir mantıksızlık olmamaktadır. insan kendini en rahat hangi şekilde karşısındakine gösterebiliyor ise, en çok hangi dilde sorunları anlatabiliyor ise o dilde sanatını, müziğini icra etmelidir.
örneğin ingilizce bir parçayı dilimize çevirmeye çalıştığımızda büyük bir anlam yitirmesi yaşar aynı hazıı vermez. olaya bu yönden bakarsak kürt halkın bu hakkını neden ellerinden alalım.
başlık kürtçe şarkı söylediği için adam olmayan şarkıcılar değil , populizmlik yapıcam diye kürtçe şarkı söylediği için halkın gözünde dha iyi bi yere gelmeyi bekleyen bundan mütevellit adam olmayan şarkıclardır..
hani , bi bok bilmeden giydiği che tshirtüyle solculuk oynayan lavuk kadar luzumsuz , sırf bi ülkücü ocağında çay içti diye kendini ülkenin tek bekçisi diğerlerini de ülke düşmanı ilan eden sözde ülkücü kadar piyon , kürt kardeşliğiyle kürt provakasyonunu ayırt etmekten aciz psaif pkk sempatizanları kadar (onlar bilmez kendilerinin böyle olduklarını) adidirler..
hem kürtçe hem de türkçe şarkılar söylemiş sanatçılara bakılır. bu şarkıların hangi dilde daha çok ilgi gördüğüne bakılır, eğer türkçe şarkıları, gerek türkler, gerek kürtler, gerekse papua yeni gineliler tarafından daha çok benimsenmiş, fakat ben kürtçe söyleyecem diye ısrar eden bir sanatçı varsa, burada bir lavukluk durumu söz konusudur. çünkü sanat pragmatik olmalıdır. pragmatik olmayan sanat ya bireysel bir tatmindir ya da siyasi bir manüplasyonun ürünüdür. burada anadilde eğitim, anadilde sanat, anadilde öksürük diyen kaç kişi ''kürtçe albümümü yayınlayacak yürekli insanlar olduğuna inanıyorum'' diyen rahmetlinin kerwane şarkısını hatırlar. ama şaşmamak lazımdır netekim rahmetli ''biz apoya söz vermişiz'' diye o en dostane(!), şarkılarını bile türkçe söylemiştir.
madem, gelip geçici bir heves gibiydi; kürtçe şarkı söyleyebilme özgürlüğüne sahip olmak* ve madem hiç bir olumsuzluğa da neden olmadı; demezler mi adama: bre! lavuklar, buncacık özgürlüğü vermek için neden bin dereden su getirdiniz.
homurtuyla gurultu arasindaki seslerden olusan o muzigi icra edenler, etnik kimliklerini istismar ederek toplumun bir kesimine biraz daha fazla kaset satabilmek, onlari bir sure daha somurebilmek icin, kendi ufak cikarlari ugruna boluculuk yapmaktadirlar. kurt kokenli vatandaslar bunlari payelendirmemelidir. netekim somurulen kesim yine kendileri olacaktir baskasi degil.