Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek. (cadir kurmak)
Hazırlamak. (sofra kurmak)
Yaylı, zemberekli şeylerde yayı veya zembereği germek. (saat kurmak)
Gereken şartları hazırlayıp kendi kendine olmaya bırakmak. (tursu kurmak)
Etkisi ve önemi geniş şeyler meydana getirmek, tesis etmek. (imparatorluk kurmak)
Yapmak, inşa etmek. (yapi kurmak)
yapmak, oluşturmak. (cerge kurmak)
Ortaklık sağlamak. *
Belli bir işte beraber çalışacak kimseleri belirlemek. (teskilat kurmak)
Bir araya getirmek, toplamak. (divan kurmak)
Gizlice hazırlamak, tasarlamak. (plan kurmak)
Düşünmek. (hayal kurmak)
Sağlamak, oluşturmak. (dostluk kurmak)
Bir kimseyi dedikodu veya telkinlerle başkasına karşı öfkelendirmek.
Aklına koymak.
Zihinde büyütmek. *