atatürkün bize oraya asla güvenmeyeceğimizi göstermesidir. götü yiyen ailesindeki herhangi bir bayan veya bayanları (kardeşi, annesi, eşi, kızı) göndersin şöyle 1 haftalığına serbest olarak. tamam anladık mık mık yapma hacı, onları bırak sen git...
eğer doğruysa *, hazır konduğu ülkenin doğusu da batısı da her geçen gün biraz daha elden giderken kılını kıpırdatmayan lider bozuntularından, öte yanda çatır çatır hesap soracak liderdir.
+hazırlanın lan eyleme gidiyoruz.
-ne var lan ne olmuş yine?
+atatürk doğuya gitmemiş.
-e gitseydi kürt sorunu çözülecekmiydi?
+o da var tahsin kardeş. ne yemek var?
-menemen.
atatürk gibi bir lideri anlayamayan embesillerin önermesidir. gitmiş gitmemiş nedir yani bir sonuç mudur neden midir? ne anlıyoruz bu durumdan?
başbakanımız afrikaya dahi gidiyor o zaman o daha iyi bir liderdir değil mi?
hocaefendi abdye gitti, en iyisi o aslında.
tamam uzağa gittim. yakına geleyim. erzurum kongresini padişah efendimiz yaptı değil mi, ee malum atatürk gitmedi ya oraya. herşeyimizi vahdettine borçluyuz.
kötülemek için bahane bol insana.
amdan götten başlık açmayın. çamur atmak için bahane yaratmayın. tartışacaksanız siyaset tartışın.
en azından özgürlüğünü borçlu olduğunuz adama saygıda kusur etmeyin nankörler.
dikkate bile alınmaması gereken haberdir. zira milli mücadelenin doğu illerinden başlatıldığını bugün ortaokul öğrencisi bile bilir. hele ki haber kaynağına bakılırsa
provakatif ve karalama amaçlı bir haber olduğu gayet açıktır.
haberde 1 kere veya hiç gitmemiş diyor.ulan adam ömrünü savaş meydanında harcamış ne yapsın sizin gibi kürtçü yobazlara yaranmak için ikametini doğuya mı aldırsaydı
bazılarının lideri gibi hiç bir zaman ülkesindeki bir grup gulyabaniyi amerikadan yönetmeyen adam gibi liderdir.
adamdan anlamayan ancak götünden element uydurur böyle.
kinder sürpriz yumurtanın bile yumurtlayamayacağı cümledir. ayrıca böyle saçma sapan iddiaların ortaya çıkmasına da çok şaşırılmaması gerek, zira ülkemizin yarısına yakını bu zihniyeti desteklemeye devam etmekte.
bu lider ülkenin doğusuna gitmesi için "kasrı şirin anlaşmasıyla çizilen sınır acaba nasılmış gidip bi yerinde göreyim" mi demeliydi? mustafa kemal erzurum kongresini yaparken kongre salonunun penceresinden ege denizini görebiliyordunuz galiba.
memleketi için suriye'de, trablus'da savaşmış bir asker öncelikle atatürk. oraları önemsemiş batman'ı, bingöl'ü önemsememiş oyle mi?
kısacası nereden saldıracaklarını şaşıranların saptamasıdır. sadece sinir bozar.
kaynak gösterilmeseydi dahi bu haberi samanyoluhaber'in yaptığını anlayabilirdik sanıyorum. ayrıca gitmese ne olacak? bu durum atatürk için bu vatanın her karışının birbirinden değerli olduğunu değiştirir mi?
17 Kasım 1937
Atatürk, Şükrü Kaya, Sabiha Gökçen, Celal Bayar, Kılıç Ali ve Fazıl Ahmet Aytaç ile birlikte 1937 yılında Doğu Anadolu'ya yaptıkları gezi sırasında Elazığ'a uğradı.
14 Kasım 1937 günü Yolçatı'na gelen ve büyük bir törenle karşılanan Atatürk ile beraberindekiler o gün Elazığ'a geçmeden Diyarbakır'a gittiler. Diyarbakır'a giderken, Elazığ'ın Sivrice ilçesinde bulunan Gölcük Gölü'nü gördüğünde beyaz treni göl kenarında durduran Atatürk bu güzellik karşısında duygularını "Dünyanın en güzel memleketi Türkiye'dir" diyerek dile getirdi. Orada bulunan köylülere "Burada Yalova gibi modern bir şehir kuracağım" diye söz vererek gerekli tesislerin yapılması için hemen 500.000 TL'lik bir ödeneğin gönderilmesini emretti.
Atatürk, Gölcük'ün kenarında bulunan en yüksek dağın Hazar Baba olduğunu öğrenince, bu gölün adının Hazar Gölü olmasını istemiştir.
Atatürk Ankara'ya döndükten kısa bir süre sonra buraya ilgili uzmanlar göndererek çalışmalar başlattı. Fakat Atatürk'ün vakitsiz ölümü ile bu çalışmalar yarıda kalmıştır.
Atatürk, Diyarbakır dönüşü 17 Kasım 1937 günü beyaz treni ile Elazığ garına geldi ve büyük bir törenle karşılandıktan sonra Korgeneral Abdullah Alpdoğan'ın arabasına binerek Halk Evi'ne gitti. Burada kendilerine ayrılan odada bir müddet dinlendikten sonra Belediye ve diğer resmi kuruluşları ziyarette bulundu. Daha sonra, Pertek ile Hozat'ı ayıran Sünget Çayı üzerinde yapılmış olan köprüyü tören ile açılmış, bu köprüye Singeç adını vermiştir. Buradan Pertek ilçesine geçen Atatürk bu ilçeyi çok beğenmişdi. Aynı gün Elazığ'a dönerek gece kendi onurlarına düzenlenen edebi müsamereye katılan Atatürk bu toplantıda Elaziz adının Elazığ olarak değiştirilmesini teklif etti, teklif alkışlarla kabul edildi. 23 Kasım 1937 günü de Elazığ Belediyesi olağanüstü toplantı yaparak, Elaziz adının Elazığ olarak değiştirilmesi kararını aldı.
KAYNAK:ULUOVA Gazetesi, (Elazığ), Sayı: 13733
ARAŞTıRMADAN ORTAYA iDDiALAR ATMAK ve insanları karalamaya çalışmak cahil cesareti olsa gerek.
atatürk tekirdağ dan, kastamonu ya, burasa dan nğde ye yurdun dört bir köşesini kurtuluş savaşı sonrasında gezmiştir.
kurtuluş savaşı sırasında kelle koltukta erzuruma, doğu halkını istiklaline çağırmaya giden büyük öndere atacak iftira arayan cahil beyinlerin, atamı ve hedeflerini anlamadığı zaten ortadadır.
söz konusu lider, kurduğu ülkenin en büyük şehri olan istanbul'a 1919'dan sonra ancak 8 sene geçtikten sonra giden ve cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğu andan itibaren de hiç yurtdışına çıkmamış olan bir kişiyse çok da şaşılacak bir durum yoktur.
sonuçta o liderin, devletten aldığı ödeneklerle birkaç yıl içinde amerikasından afrikasına, asyasından antartikasına kadar gidilmedik ülke bırakmayan diğer liderlerden elbette ki farkı olacaktır.
