bir zamanlar kalkıştığım bir iştir. çok da hevesliydim.
bizim buralar eskiden hep dutluktu. yani bol bol boş araziler vardı. su birikintileri olurdu. içlerinde yüzen sperm kılıklı iribaşlar vardı hep. bizim evin de bahçesi vardı, bir arkadaşla düşünüp taşınıp oraya bir havuzcuk yapıp bu iribaşları büyütmeye karar vermiştik. yoksa o arazide kaldıkları müddetçe diğer küçük çocukların gazabına uğrayacaklardı. aldık bir dürüm poşeti, içine doldurduk 10-15 tane iribaşla suyu. gittik bahçenin arkasına, kazdık bir şekilde. baya da kazdık hani. 8-9 yaşlarındayız herhal. sonra musluk var bir de orada, hortum takıp bahçeyi sulamak için falan. oradan su doldurup getirdik, boşalttık. sonra kafamıza dank etti "aa bu toprak suyu emiyo!" diye. düşündük, pazar günüydü o gün. bizim burada da pazar pazarı vardır. herhalde çoğu yerde vardır. gittik pazar yerine muşamba arıyoruz. pazarcılar bizi tersliyor. biz de boşluklarına denk gelip aşırabileceğimiz bir tane bakınıyoruz. sonunda bulduk bir tane, götürdük, havuzcuğumuzu kurduk. çok güzel oldu allah için. döktük içine iribaşları, tatlı tatlı yüzüyorlardı. çok mutluyduk izlerken. lâkin, nasıl besleyeceğimizi dert edeceğimiz aşamaya gelmeden, ananem mutfak balkonundan bakarken gördü havuzcuğu..sonra geldi "çekerim emaneti bozarım adaleti" edasıyla yıktı bizim emeklerimizi. çukuru örttü felan. arka bahçemizde hâlâ, bir zamanlar iribaş besleme girişiminde bulunduğumuz o yer hafiften çukurdur, yosunludur. o günleri hatırlatır..