kurbanlığı çalınan fakir aile

entry1 galeri0
    1.
  1. kurban bayramında ibadetlerini yerine getirmek için, güç bela aldıkları kuzudan hallice koyunu gece vakti apartmanın bodrumundan çaldıran ailedir.

    evet efenim.

    bundan ben diyeyim 7 siz deyin 9 sene önceydi. bizim bi üst katta hazal ablalar otururdu. hazal abla türkçe'yi pek iyi konuşamadığı için kendi ismi sorulduğunda gazal yanıtını verirdi. biz de ona gazal abla derdik. çok iyi bi ablaydı. annem evde olmadığı zaman okuldan geldiğimde yemeğimi gazal ablalarda yardim bazen. kocası belediyede çalışırdı. belediyede çalışıyor dediğim, çöp kamyonlarının arkasında 2 tane eldivenli, maskeli abi olur ya, işte onlardan biriydi. bizim mahallenin çöplerini de alırdı. 3 tane de erkek çocukları vardı. en büyükleri başka bi şehirde mi çalışırdı neydi, o yüzden pek tanımazdım. benden yaşça küçük olan erdal ve daha 2-3 yaşında olan salih'i tanırdım. bizim üst katta oturduklarından, babam salih'in mermerde topaç çevirmesine dayanamaz hep beni yollardı söyle de yapmasın şunu diye. ben de gidip söylediğimde sanki suç işlemişler gibi özür dilerler, mahçup olurlardı. dedim ya sözlük, çok iyi insanlardı. salih sürekli toprak yerdi. demir eksikliği mi varmış neymiş. bir oturuşta bi sürü toprak yerdi velet. babam da ne zaman görse gidip kucağına alır, toprak yemesini engellerdi. erdal da benden 3-4 yaş küçük olduğu için okulda bi sıkıntısı olursa hemen yanıma gelirdi. bizim de maddi durumumuz anca kendimizi idame ettirecek kadar olduğundan ancak annemin ayda yılda yaptığı güzel yemeklerden üst kata da götürürdüm. kurban bayramlarında da kurban kesemezlerdi ama apartmandaki komşularımız o kadar iyi insanlardı ki, onları asla unutmazlardı. yine bir bayram zamanı, arefe günüydü. salih'in babası* sepetli motosikletle yanaştı kapının önüne. sepette çelimsiz bir koyun vardı. sırtladığı gibi aşşağı indirdi hayvanı. motorcuya 3-5 kuruş uzattı, salih'i çağırdı. salih ile erdal da sevinçle babalarının, belki de ilk defa kesecekleri kurbanlarının yanına koştular. o sevinci görecektiniz dostlar. O zaman kurban bayramları çok ahenkli geçerdi doğu illerinde. belki hala da öyledir. kurban demek heyecan demekti. bayram demek mutluluk demekti. gazal abla da balkondan bakıyordu müthiş bir tebessümle. bizim koyun apartmanın bodrumundaydı. bodrum da her daireye ait kilitli birer bölme olan, bir de ortak kullanılan geniş sayılabilecek bir alanın olduğu, farelerin kedilerin cirit attığı karanlık bir yerdi. salihlerin kurbanlığını da bizimkinin yanına bağladık, bizimkinin yeminden yesin diye. ben çıktım ama salihle erdal epey bir süre daha kurbanlığın başında bekledi. neyse gece oldu. yarın erkenden bayram namazına gidileceği için haliyle de erken yatmıştık sözlük. gece 11-12 gibi uyandık salih'in sesiyle. daha doğrusu ağıdıyla. son bir kez daha kurbanlığı sevmeye indirmiş babası salih'i. ama kurbanlığın olmadığını farketmiş. bizim kapıyı çalmışlar, bizim kurbanı da sizin bölmeye mi koydunuz demişler. babam da "bizim bölmede sadece bizimkini alacak yer vardı, siz kendi bölmenize koyarsınız diye düşündüm" demiş. ulan madem düşündün niye söylemedin adamlara. ilk defa kurban alan adamlar ne bilsin nereye koyacağını kurbanı. ortalıkta bırakmışlar işte.

    neyse daha sonra polisler de geldi, komşular da indi ama salih'in ağlaması durmadı o gece. salih'in babasındaki hayalkırıklığı beni hüngür hüngür ağlattı o gece. ben de çocuktum, ama halden anlıyacak yaştaydım. erdal'ın kardeşinin gözyaşlarını silişi gözümün önündedir hala. gazal ablanın çocuklarına sarılması da öyle.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük