yol kenarında, çocukların korkmadıklarını kanıtlamak için sosyal olarak kendilerini izlemeye zorunlu hissettikleri, ilk baş bıçakla boğazı kesilen, yokuş aşağı kandan bir ırmak ve havada sıcak kan bulutu oluşturan hayvanın iç burkucu inlemeleri ve debelenmeleri daha kesilmeden baltayla omurlarının parçalanması, izleyen bu çocukların fışkıran kanda ellerini boyayıp alınlarına sürmeleri ardından üç beş kuruş bayram harçlıklarıyla aldıkları torpidoları boş arsalarda, kan kokusu içinde patlatmaları. akşamları anaannelerinin işkembeyi yıkıyayım derken eve iğrenç bir koku yayması. kısacası kurban bayramı denince benim aklıma şunlar geliyor: ilk çağlardan bu yana var olan tanrıya kurban verme saçmalığı ve pis kokular. Biftek yemek mi, bence çok daha zahmetsiz, zevkli, kokusuz, medeni ve mantıklı.
ekonomik durumu elveren insanlar hergün belli bir miktarda et yiyebilirler. ülke genelinde günlük mutad et tüketimi için her gün belli sayıda kasaplık hayvan ve kümes hayvanı kesilir.
ancak, kurban bayramında 4-5 gün içinde belki de üç aylık ihtiyacı karşılayacak kadar kesim yapılması ve bu süre içinde "öldürülen" hayvan sayısını düşünen vicdan sahibi her insan en azından biraz da olsa üzülmelidir. öte yandan, hayvan sayısındaki ani azalma et fiyatlarını artırıcı etki yaparak herkese zarar da verir.
bu nedenlerle bu şekilde düşünen insanlara soysuz demeden önce, akıl ve vicdan süzgecini kullanmak gerekir. aksi halde, insani olmayan ve kınanacak bir tavır ortaya çıkmış olur.
